Kurtuluş Savaşı’nın başkomutanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt mezarı olan Anıtkabir, neredeyse 9 yıl süren yapımında birçok ilginç bilgiyi içinde barındırıyor. Anıtkabir’in tasarlanmasından yapımına kadarki süreçte neler olduğuna hep birlikte bakalım.
Dönemin milletvekillerinden Mithat Aydın, Atatürk’ün bir gezisinde Rasattape için “Bu tepe bir anıt için çok güzel olur.” demesine istinaden Anıtkabir’in yeri olarak Rasattepe’yi önerdi. Vekil Aydın’ın önerisi kabul edildikten sonra Anıtkabir’in tasarımı için uluslararası bir yarışma düzenlendi. Başlangıçta yalnızca yabancı mimarların katılması uygun bulunan yarışma özellikle basın ve aydınlar tarafından büyük tepki gördü.
Türk aydınlarının, "Yapılacak anıtın en büyük özelliği bizim olmasıdır. Böyle millî bir konuyu işlemekten Türk sanatçılarını mahrum etmek haksızlıktır!" diyerek hükümeti eleştirmesinin üzerine yarışmanın hem Türk hem yabancı mimarların katılımına açık olması kararlaştırıldı.
Böyle büyük bir kişilik için yapılacak olan anıt için hemen bir şartname hazırlanarak tüm dünyaya duyuruldu. Şartname’nin maddeleri ise şöyleydi;
1) Anıtkabir, her şeyden önce bir ziyaret yeri olacaktır. Milyonlarca kişinin hayran olduğu birisi için yapılan bir ziyaretgah olarak büyük bir girişe sahip olmalı ve binlerce
2) Yapılacak olan anıt, Mustafa Kemal’in asker olarak, devlet başkanı olarak, bilim insanı ve büyük düşünür olarak tüm vasıflarını simgeleyeceğinden, kişiliği ile oranlı olmalıdır.
3) Anıt, uzaktan görüldüğünde etkileyici bir silüete sahip olacak şekilde tasarlanmalıdır.
4) Atatürk’ün tabutunun konulması için yapılacak olan katafalk, Türk ulusuna saygısını göstermek isteyen insanların bu isteklerini gerçekleştirmelerine olanak tanıyacaktır.
5) Anıtta bir Atatürk Müzesi bir de şeref bölümü olmalıdır.
6) Atatürk’ün lahtinin konulacağı bir şeref holü yapılmalıdır. Yapılacak olan hol, anıtın en önemli bölümü olacağından Ata’ya saygılarını sunmak isteyen herkesin lahte yönelebileceği büyük bir giriş olmalıdır. Ancak, holün insanlar üzerinde bırakacağı tesire yarışmacılar kendileri karar verecektir.
7) Lahdin yeri, şeref holünün ruhunu teşkil edecek olup, lahdin nereye konacağı yarışmacıların kararına bırakılmıştır.
8) Ziyaretçilerin duygu ve düşüncelerini aktarabileceği altın bir kitap bulunacaktır.
9) Atatürk Müzesi, Atamızın fotoğrafları, kıyafetleri, imza ve el yazıları, eşyaları ve çeşitli kitaplarının sergilenmesine elverişli olmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Kemal Atatürk’ün anıtının tasarımı için düzenlenen bu yarışmada tarafsızlığı koruyabilmek adına farklı milletlerden gelen profesörlerden oluşan bir jüri kuruldu.
“Alman profesör P. Bonatz, İsviçreli profesör Ivan Tenghom, Macar profesör Karoly Wickinger, Türk profesör Arif Hikmet Holtay, Bayındırlık Bakanı yüksek mimar Muammer Çavuşoğlu ve Ankara imar müdürü yüksek mimar Muhlis Sertel” jüri üyeliği yapıyordu.
Yarışmaya 47 sanatçı katıldı. Jüri, Alman, İtalyan ve Türk mimarlar tarafından sunulan 3 projeyi ödüllendirmeye karar verdi. Ancak bu üç proje içerisinden bir türlü seçim yapılamıyordu.
Birçok yetkin insanın görüşlerine danışan Meclis, özellikle araziye uygunluk açısından diğer projelere üstünlük sağladığı gerekçesiyle Türk mimarlar Emin Onay ve Orhan Arda’nın projesini seçti. Emin Onat projesini şöyle açıklıyor:
“Biz, Türk milletinin skolastikten uyanma, Ortaçağ'dan kurtulma yolunda yaptığı devrimin Büyük Önder için kurmak istediğimiz anıtın, onun getirdiği yeni ruhu ifade etmesini istedik. Ata'nın Anıtkabiri'ni, bir sultan veya veli türbesi ruhundan tamamen ayrı, yedibin yıllık bir medeniyetin, rasyonel çizgilerine dayanan klasik bir ruh içinde kurmak istedik."
Tasarımı kararlaştırılan anıtın yapımı 9 Ekim 1944 tarihinde başlıyor ve Anıtkabir, neredeyse 9 yıl sonra 1 Eylül 1953 tarihinde tamamlanıyor. O zamanın parasıyla 20 Milyon TL’ye mal olan 150.000 ton ağırlığındaki anıt, içerisinde daha birçok anlam taşıyor.
Örneğin, aslanlı yolda bulunan aslanlar, 24 tane olmasıyla 24 Oğuz Boy’unu, çift olması ile birlik ve beraberliği, yatıyor olmaları ile ise barışseverliği temsil ediyor. Ayrıca, girişteki taşların aralarındaki çim boşluklar, insanların etraflarına bakarak veya birbirleriyle konuşarak yürümelerini engelleyerek ziyaretçilerin Atatürk’ün huzuruna başları öne eğik çıkmalarını sağlamak için bırakılmıştır.
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle