Dünyanın Önde Gelen Haberleri ve Ansiklopedisi
Slimfit
  1. KÜLTÜR

Babalar Günü'nde seyredebileceğiniz 20 film

Babalar Günü'nde seyredebileceğiniz 20 film
Sakura

Babalar ve çocukları, sinema sanatının vazgeçemediği konulardan biridir. Babalar Günü nedeniyle biz…

Azap Yolu 2002
(Road to Perdition)

“Azap Yolu” ilk bakışta, Büyük Bunalım döneminin gangster filmleriyle akraba... Ama bildiğimiz gangster öykülerinden biri değil. Hikâyesi aslında uzun ve biraz karışık olsa da her şeyiyle babalar ve oğullarla ilgili... Filmin merkezinde Michael Sullivan (Tom Hanks) ve oğlu var. Bir çete üyesi olan Sullivan, oğlunun kendisi gibi biri olmasını istemiyor. Patronu John Rooney (Paul Newman) için Sullivan, manevi oğlu gibi.... Rooney onu çok seviyor ve çocuklarını da torunları gibi görüyor.

Ama öz oğlu Connor (Daniel Craig) babasının Sullivan'a olan sevgisinden, ilgisinden rahatsız... Suç dünyasının içinde yetişen Connor, hırsı ve açgözlülüğüyle öyküyü şekillendiren kötü adamın ta kendisi... Sullivan'ı ortadan kaldırmak istemesinde kıskançlığının da payı var. Filmin sonunda Sullivan'ın oğlu, babasının iyi biri olup olmadığını soranlara “O benim babamdı” diyerek her şeyi özetliyor. Çünkü hayatı, biraz da babalarımızdan öğrendiklerimizle yaşıyoruz... David Self'in bir resimli romandan uyarladığı, Sam Mendes'in yönettiği filmin etkileyici bir stili ve akılda kalıcı bir görsel atmosferi olduğunu belirtelim.

Yumurcak 1921
(The Kid)

Charlie Chaplin o yıllarda komedinin yıldız isimlerinden biriydi. Şarlo karakterini yaratmış, kısa filmleriyle ün kazanmıştı. Ama artık uzun metrajlı filmlere geçip, daha derinlikli hikâyeler anlatmak istiyordu... Böyle bir dönemde baba – çocuk ilişkisini işleyen bir hikâye seçmesi, kendi hayatı açısından da anlamlıdır... Babasız büyümüştü Chaplin ve henüz bir çocuğu yoktu.

“Yumurcak” ise baba – çocuk ilişkisini nerdeyse kutsayan bir filmdi... “Yumurcak”ta genç annesi, bebeğini bir milyonerin sahiplenmesi umuduyla sokağa bırakıyor ama bebeğe yoksul sokak serserisi Şarlo sahip çıkıyor, onu kendi çocuğu gibi sevgiyle yetiştiriyordu. Baba ve oğul birbirlerine iyice alışmışken yetkililer onları ayırmak için karşılarına çıkıyordu. Komediyle duygusallığı birleştiren “Yumurcak”, daha sonra birçok filme esin kaynağı oldu.

Bisiklet Hırsızları 1948
(Ladri di Biciclette)

Vittorio De Sica'nın yönettiği, İtalyan Yeni Gerçekçiliği akımının başyapıtlarından biri olan film, ekonomik kriz döneminde iş arayan bir babanın öyküsünü anlatır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Roma'da hayat gerçekten çok zordur. Ama bir babanın görevi en zor koşullarda dahi çocuklarına bakabilmek değil midir?

Luigi Bartolini’nin romanından Cesare Zavattini tarafından uyarlanan filmde, kendisine zar zor bisikletiyle yapabileceği bir iş bulan 2 çocuk babası Antonio, tam da hayata bağlandığı dönemde bisikletini çaldırır. Bulamazsa işini kaybedecektir. Antonio, oğluyla birlikte Roma sokaklarında bisikletini arar, hayata tutunmaya çalışır. Finalde bir “bisiklet hırsızı” olarak yakalandığında oğlunun onu sahiplenerek kurtarması, sinema tarihinin en unutulmaz ve göz yaşartıcı sahnelerinden biridir.

Gelinin Babası 1950
(Father of Bride)

Edward Streeter'in romanından uyarlanan ve usta sinemacı Vincente Minnelli tarafından yönetilen filmde Spencer Tracy, kızının evlilik hazırlıklarını yürüten bir babayı canlandırıyor. Küçük prensesinin evden gidecek olması, onun için yeterince hüzünlüyken yolunda gitmeyen birçok şey vardır. Düğün organizasyonunda çıkan sorunlar, sürekli artan davetli sayısı ve berbat düğün provası nedeniyle aslında her an kaçıp gitmeye hazırdır...

Elizabeth Taylor'ın gelini canlandırdığı “Gelinin Babası”, 1950'lerin en popüler romantik komedilerinden biriydi. Gişede çok başarılı olmuş ve devamı bile çekilmişti. Bir babanın psikolojisini, kızı için kurduğu hayalleri ve ümitleri gerçekten iyi anlatan bir filmdi. 1990'larda Steve Martin'in oynadığı bir yeniden çevrimi de yapılmıştı. Sonuçta, hiç eskimeyecek bir konu olduğu kesin...

Bülbülü Öldürmek 1962
(To Kill A Mockingbird)

Harper Lee'nin aynı adlı çok satan romanından sinemaya uyarlanan ve Robert Mulligan tarafından yönetilen filmin, özellikle ABD'de birçok kuşakları derinden etkilediği söylenebilir. Gregory Peck'in oynadığı avukat Atticus Finch, vicdan sahibi bir baba olarak belleklerde unutulmaz bir yer edinmiştir. O yoksulları, ezilmişleri destekleyen, haksızlığa uğrayanları koruyan ve adalet isteyen bir avukattır.

Makaleni beğendinizmi? Sosyal medyada takip edin!

Küfür, hakaret, rencide edici ve büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmayacaktır.

Sakura

San Francisco temelli bir firmanın tavuk tüyünden laboratuarda yetiştirdiği tavuk eti

Editörün Seçimi