Çin tarihi
Çin tarihi, yazılı kaynaklara göre 3500 yıldan fazla geriye uzanmakta olup yazılı Çin tarihi ise MÖ 1500'lerde Shang Hanedanı döneminden (c. MÖ 1600–1046) başlamaktadır. Çin binlerce yıllık tarihi ile dünyanın en eski medeniyetlerinden biri ve uygarlığın beşiği olarak kabul edilmektedir. Çin uzun tarihi boyunca değişimli olarak birleşik bir devlet olarak veya birçok devlet halinde parçalanmış olarak varlığını sürdürmüştür.
Çin tarihi geniş anlamda antik (MÖ 2100-221), imparatorluk (MÖ 221-1912) ve modern tarih (1912-günümüze) olmak üzere üçe ayrılır. Çin tarihi genel olarak hanedanlıklara ayrılır.
Prehistorya
Homo erectus günümüz Çin'e yaklaşık bir milyon yıl önce ayak bastı.
Çin medeniyeti tarihçilere göre Henan eyaletinde Sarı Nehrin ortasında doğmuştur. Gelişmiş Neolitik kültürlerin kalıntıları 7000 yıl öncesine dayanmaktadır. Ayrıca Güney Çin'de Neolitik keşifler yapılmıştır. Bunların her biri bir tarım kültürüdür fakat kuzeyde darı ve güneyde pirinçyetiştirilmekteydi.
Antik Çin
İlk Çin devleti tarihçilere göre Sarı Nehir civarında kurulmuştur. MÖ 2500 yılında Geç Neolitik Longshan medeniyeti gelişmiştir. İlk bronz objeler ve en eski şehir Erlitou MÖ 2000'lerde kurulmuştur. Çin'in ilk hanedanı yaklaşık MÖ 2100'de kurulan efsanevi Xia Hanedanı'dır. Ancak bu döneme ait yazılı kaynaklar henüz tespit edilememiştir.
Çin'in yazılı tarihi ise MÖ 1600-1100'lerde Shang Hanedanı ile başlamaktadır. Radyokarbon tarihleme yöntemi ile ilk yazılar MÖ 1500'de yazılmıştır. Shang Hanedanı'nı daha sonra Zhou Hanedanı takip etti. Bu üç hanedanlık kralın gücünü dini konumundan aldığı teokratikTunç Çağı Devletleri idi.
MÖ 700'lerden itibaren Çin daha sonra bağımsız hale gelecek küçük prenslikler halinde bölünmeye başladı. Bu dönem İlkbahar ve Sonbahar Dönemi olarak bilinir ve bunu MÖ 400'de başlayan ve çeşitli devletlerin hegemonya için mücadele ettiği Savaşan Devletler Dönemi izledi. Bu dönemde demir daha yaygın olarak kullanılmaya başlandı ve klasik Çin medeniyeti doğdu. Klasik Çin edebiyatı ve edebi dili ile Konfüçyüsçülük ve Taoizm gibi akımlar bu dönemde ortaya çıkmıştır.
İmparatorluk dönemi
Qin Hanedanı
Batıda yer alan Qin devleti MÖ 300'lerden itibaren küçük devletleri fethederek ve sınırlarını güneye genişleterek MÖ 221'de tüm Çin'i birleştirdi ve Qin Hanedanı kuruldu. Qin Hanedanı'nın kurulmasıyla Çin'de imparatorluklar dönemi başladı. Bu dönemde ilk Çin Seddi inşa edilmiş ve para, ölçü ve ağırlık birimleri bu dönemde standartlaştırılmış, daha iyi bir yazı sistemi oluşturulmuştur.
Qin Hanedanı taht krizi sonucu çıkan halk ayaklanması ile MÖ 221'de yıkıldı ve yerine Han Hanedanı kuruldu.
Han Hanedanı
Qin Hanedanı'ndan sonra gelen Han Hanedanı MS 220 yılına kadar hüküm sürdü. Han Hanedanı, Çin nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Han ulusuna adını vermiştir. Han Hanedanı zamanında Çin'in nüfusu yaklaşık olarak 60 milyondu ve bu dönem Çin'in altın çağı olarak bilinir. Han Hanedanı Çin'in sınırlarını genişlemiş ve Doğu Asya'daki egemenliğinin temellerini atmıştır. Bu genişleme ticarete dayalı olup Çin bu dönemde ipek ihraç etmeye başladı ve Orta Asya'ya kervan ticaretini sağlayan yollar güvenlik altına alındı. Yine resmi bir yönetim sistemi kuruldu ve hükümdarlar akrabalarına önemli derecede özerkliğe sahip topraklar verdi. Konfüçyüsçülük devlet ve devlet hizmetinde yükseldi ve MÖ 2. yüzyılın sonunda devletin resmi öğretisi haline geldi. Han Hanedanlığı'nın sonlarında merkezi hükümetinin gücü azaldı ve Çin bağımsız ve kendi kendini idare ettirebilen beyliklere ayrıldı. Bu dönemde yaşamış en önemli Çinli tarihçiler ise Sima Qian ve Ban Zhao'ydu.
Üç İmparatorluk
MS 2. yüzyıla gelindiğinde imparatorluk kara satın alımı, işgaller ve eş klanları ile hadımlar arasında çıkan kavgalar karşısında zayıflamaya başladı. MS 184 yılında çıkan Sarı Türban İsyanı savaş ağaları dönemine yol açtı. Ardından gelen karışıklıkta üç ülke Üç İmparatorluk döneminde birbirlerine karşı üstünlük sağlamaya çalıştı. Bu dönem Üç Krallık Romanı gibi eserlerde büyük ölçüde romantikleşti.
208'de Cao Cao'nun kuzeyi birleştirmesinden sonra oğlu 220 yılında Wei Hanedanı'nı ilan etti. Daha sonra Wei'nin rakipleri Shu ve Wu bağımsızlıklarını ilan etmesiyle Çin'de Üç İmparatorluk dönemi başladı. Bu dönemde Qin ve Han Hanedanları döneminde var olan devletin kademeli bir şekilde merkezden uzaklaşıldı ve büyük ailelerin güçleri artmıştır.
265 yılında Jin Hanedanı Wei'yi devirdi ve daha sonra 280 yılında ülkeyi birleştirdi. Ancak bu birlik kısa sürdü.
Jin Hanedanı
Jin Hanedanı, Çinli olmayan yerleşimcilerin isyan etmesi ve Luoyang ve Chang'an'ı ele geçirmesinden sonra imparatorluk prensleri arasında çatışmalar ve Çin'in kuzeyindeki kontrolü kaybetmesi sonucunda ciddi bir şekilde zayıfladı. 317 yılında modern günümüz Nanjing'deki bir Jin prensi imparator oldu ve başka bir yüzyıl boyunca günümüzde Doğu Jin olarak bilinen Güney Çin'i elinde tutan hanedan olarak sürdürdü. Bundan önce tarihçiler Jin Hanedanı'nı Batı Jin olarak adlandırmaktaydılar.
Kuzey Çin, çoğunlukla Hiung-nu, Xianbei, Jie, Di ve Qiang hükümdarları tarafından kurulan bağımsız krallıklara ayrıldı. Bu halklar Türklerin, Moğolların ve Tibetlilerin atalarıydı. Birçoğu iktidara gelmelerinden çok önce bir dereceye kadar Çinlileşmiştiler. Onaltı Krallık döneminde savaş kuzeyi sarstı ve güneydeki büyük ölçekli Han Çinli nüfusu YangtzeHavzası'na yerleşti.
Güney Kuzey Hanedanları
5. yüzyılın başında Çin, Güney Kuzey Hanedanları olarak bilinen ve ayrı devletçiklerin ülkenin kuzeyi ve güney kesimini yönettiği bir döneme girdi. Güneyde, Doğu Jin Liu Song, Güney Qi, Liang ve Chen hanedanlıklarına ayrıldı. Bu hanedanlıklarının her biri Han Çinli yönetici aileler tarafından yönetilmekteydiler ve başkent olarak Jiankang'ı (modern Nanjing) kullandılar. Kuzeyden gelen saldırıları durdurdular ve Çin uygarlığının pek çok yönünü korudular.
Kuzeyde ise On Altı Krallık'ın sonuncusu 439'da kuzey Çin'i birleştiren göçebe bir halk olan Xianbei tarafından kurulan bir krallık olan Kuzey Wei tarafından ortadan kaldırıldı. Kuzey Wei sonunda Doğu ve Batı Wei'ye ve daha sonra da Kuzey Qi ve Kuzey Zhou'ya ayrıldı. Bu devletler Xianbei aileleri ile evlenen Xianbei veya Han Çinliler tarafından yönetildiler.
Ülkenin bölünmesine rağmen, Budizm ülkenin her tarafına yayılmıştır. Güney Çin'de Budizmin yasaklanıp izin verilmeyeceğiyle ilgili şiddetli tartışmalar sık sık imparatorluk sarayı ve soylular tarafından yapıldı. Son olarak Güney Kuzey Hanedanları döneminin sonlarına doğru Budistler ve Taocular bir uzlaşmaya vardı ve birbirlerine daha hoşgörülü davrandılar.
589'da Sui Hanedanı Çin'i bir kez daha bir araya getirerek Çin'in 400 yıllık bölünmüşlüğüne son verdi.
Sui Hanedanı
Sui Hanedanı 29 yıl sürmüş ve üç imparatorun saltanatına tanıklık etmiştir. Sui İmparator Wen'in önderliğinde Çin'i yeniden bir araya getirdi. Sui Hanedanı döneminde halefleri Tang tarafından da benimsenecek üç daire ve altı bakanlık hükümet sistemi, standart sikke, Çin Seddi'nin geliştirilmesi ve Budizme resmi destek dahil birçok alanda yenilikler yapıldı.
Tıpkı Qin gibi Sui de kaynaklarını tüketerek kısa bir süre sonra çöktü ve yerini Tang Hanedanı'na bıraktı.
Tang Hanedanı
Tang Hanedanı, selefi olan Sui Hanedanı'nın politikalarını takip etmiştir. Hanedan oldukça güçlü olup ve Çin uygarlığının doruk noktalarından biri olarak kabul edilir. Tang Hanedanı döneminde Çin'in sınırları Orta Asya'ya kadar uzandı ve deniz yoluyla veya İpek Yolu aracılığıyla canlı bir ticaret yapmaya başladı. Bu dönemde ülkeye Hristiyanlık gibi Batı'dan gelen yabancı etkiler gelmiştir. Hanedanın başkenti Changan bu dönemde dünyanın en büyük şehriydi. 8. yüzyılın ortalarında hanedan zayıflamaya başladı ve Çin Orta Asya'daki topraklarını kaybetti. 9. yüzyılda Budizm gibi yabancı öğretilere karşı bir tepki başladı. Hanedanın sonlarında toprak vergisi devletin ekonomik temeli haline geldi.
Beş Hanedan On Krallık
Tang ile Song arasındaki siyasi bölünme dönemi Beş Hanedan ve On Krallık dönemi olarak anıldı ve MS 907'den 960 yılına kadar sürdü. Bu yarım asır boyunca Çin her bakımdan çok devletli bir sisteme sahipti. Liang, Tang, Jin, Han ve Zhou olmak üzere beş hanedan Kuzey Çin'deki geleneksel imparatorluk merkezini birbiri ardına kontrol altına alarak başardılar.
Dönem daha sonra 960'ta Geç Zhou generali Zhao Kuangyin'in darbe yaparak Song Hanedanı'nı kurması sonucunda Çin'i yeniden birleştirmesi ile sona erdi.
Song, Liao, Jin ve Batı Xia hanedanlıkları
MS 960'ta kurulan Song Hanedanı birkaç on yıl içinde tüm Çin'e hakim oldu. Hanedanın başkenti Kaifeng idi. 1126-1127 yılları arasında Kuzey Song başlangıçta Kuzey Jin'i yıktı ancak güneyde Güney Song olmak üzere yeni devlet kuruldu. Song Hanedanı topraklarını savunmada başarılı olamasa da ekonomik açıdan önceki Çin devletlerinden daha refaha ulaşmıştı. Bu dönemde Tarım ve şehirler gelişmiş ve kentlilerin gelir düzeyi yükselmişti. Ayrıca yönetim sistemi de gelişmiş, mal sahipliği güçlenmiş ve kâğıt para kullanılmaya başlandı. Eski yönetmelik farklılıkları giderek azaldı ve resmi işlemler önem kazandı. Neokonfüçyüsçülük toplumun yönetim düşüncesi haline geldi. Ülkenin ekonomik merkezi Sarı Nehir'den güneye taşındı. Bu dönemde ayrıca peyzaj resim sanatı da gelişmiştir.
Yuan Hanedanı
13. yüzyılın başında Cengiz Han önderliğinde Moğollar Kuzey Çin'i daha sonra 1270'lerde Güney Çin'i ele geçirdiler ve Yuan Hanedanı'nı kurdular. Zamanla hanedan her ne kadar öz karakterini korusa da Çinlileşti. Güney Çin'de 1340'larda Moğollara karşı Kızıl Türban İsyanı çıktı ve kısa sürede ayaklanma Çin'in diğer bölgelerine de yayıldı. Zhu Yuanzhangordusuyla birlikte 1368 yılında Dadu'yu ele geçirerek Yuan Hanedanı'nı devirdikten sonra Ming Hanedanı'nı kurdu.
Ming Hanedanı
Zhu Yuanzhang önderliğinde kurulan Ming Hanedanı Çin medeniyetinin altın çağı olmuştur. Bu dönemde toplum ve devlet istikrar kazanmış ve ekonomik yönden canlanmıştır. 15. yüzyılda deniz ticareti genişledi ve güneydoğuda Yangtze bölgesi gelişmiştir. İmparatorun yetkileri güçlendi ve diğer devlet görevlilerinin konumu zayıfladı.
15. yüzyılın sonlarında Çin Japonlar tarafından tehdit edilmeye başladı. Tüm Japonya'yı birleştiren Toyotomi Hideyoshi bu kez Koreüzerinden Çin'i geçirebilmek için askerî harekata başladı. Ancak Çin'in askerî yardımıyla Kore Japon güçlerini Kore Yarımadası'ndan attı. Bu savaş Çin ekonomisini ve askeriyesini zayıflatmıştır.
Çin'in nüfusu 150 milyonu aşmasıyla ülkeye yük olmaya başladı. 17. yüzyılda köylü isyanları çıktı ve son olarak 1644 yılında isyancılar Pekin'i ele geçirerek Ming Hanedanı'na son verdiler.
Qing Hanedanı
Çin'in kuzeyinde yer alan Mançu devleti birkaç Çinli komutan ile ittifak kurarak 1644'te Pekin'i ve Kuzey Çin'i ele geçirerek Qing Hanedanı'nı kurdu. Güney Çin'de ise Ming yanlısı direniş 17. yüzyıl boyunca sürdü. Qing Hanedanı kuzeyde Mançurya, 18. yüzyılda da Doğu Türkistan'ı, Tibet'i ve kısa bir süreliğine Nepal'i hakimiyeti altına alarak Çin'in sınırlarını başka bölgelere doğru genişletti.
Qing Hanedanı zamanında yönetim Mançu ve Çinliler arasında paylaşıldı. Yönetimde Mançular özel bir konuma sahipti. En üst düzey makamlarda çoğunlukla Mançular, yerel yönetimde ise Çinliler yer almaktaydı. Mançular zamanla dil ve kültür olarak Çinlileştiler.
Bu dönemde Çin ekonomik ve teknolojik olarak Avrupa'nın gerisinde kalmaya başladı. Çin'in nüfusu 18. yüzyılda arttı ve 19. yüzyılın ortalarında 450 milyona ulaştı. Çin'in zayıflamasıyla beraber Batılı devletler Çin'le ilgilenmeye ve ülkenin içişlerine karışmaya başladılar. Batılı ülkelerin Hindistan üzerinden Çin'e afyon ithal etmesi Çin'de önemli sorunlara neden oldu ve 1830'larda Afyon Savaşı çıktı. 19. yüzyılın ortalarında Çin'de hanedanı devirmek amacıyla Taiping Ayaklanması gibi isyanlar çıktı. 19. yüzyılın sonlarında Çin'de birçok bölge yabancı devletlerin yönetimine verilmişti ve Çin neredeyse yarı sömürge haline geldi. Aynı zamanda Çin 1894-1895 yıllarında Japonya'ya karşı savaşı kaybederek Tayvan Adası'nı Japonya'ya devretmek ve Mançurya'daki haklarından vazgeçmek zorunda kaldı.
Ülkede 19. yüzyılın sonlarından itibaren reform hareketleri ortaya çıktı ve ancak 20. yüzyılın başlarında uygulanabilmiştir. Aynı zamanda imparatorluk yönetimine tepki duyulması ile birlikte devrimcilerin amacı cumhuriyet oldu ve bu amaçla yüzlerce gizli örgüt ortaya çıktı. 20. yüzyılın başlarında Çin'de Batılılara karşı başarısız Boxer Ayaklanması meydana geldi. Sonunda Ekim 1911'de Wuchang'ta başlayan ayaklanma tüm ülkeye yayıldı ve bunun sonucunda 12 Şubat 1912'de imparator tahtından indirildi ve cumhuriyet ilan edildi.
Modern Çin
Çin Cumhuriyeti
1911 Xinhai Devrimi ile Çin'de cumhuriyetin ilanı ile 2000 yıllık imparatorluk sona erdi ve Modern Çin tarihi başladı. İlk başkanı Sun Yat-sen kısa süre sonra görevden çekilince yerine General Yuan Shikai geçmiş ve bir süre sonra diktatörlük eğilimleriyle ülkeyi yeniden zor bir sürece sokmuştur.
1916'da Yuan'ın ölmesiyle iyice gerilen atmosferde yabancı karşıtlığı artmış ve 4 Mayıs 1919'da öğrencilerin yabancı malları boykot ettiği bir ayaklanma patlak vermiştir. Savaş Ağaları dönemi'nde ülkeyi birbirlerine rakip savaş ağaları yönetmiştir. Sürekli yaşanan huzursuzluklar ve yabancı ülkelerin Çin'in içişlerine karışması Çin milliyetçiliğini geliştirdi. Kuomintang Çin'i yeniden birleştirmek amacıyla başta Sovyetler Birliği'nden yardım aldı. Ancak 1927'de Batı ile yakınlaşma yanlısı olan Çan Kay-Şek Sovyetler Birliği ve Çin Komünist Partisi'ne sırtını döndü. Kuomintang ile komünistler arasındaki gerginlikler sonucu Çin İç Savaşı patlak verdi. 1928'de Kuomintang yönetimi Çin'i görünüşte de olsa birleştirdi ve başkenti geçici olarak Nanking'e taşıdı.
1931'de Japonya'nın Mançurya'yı işgal ederek Mançukuo adında bir kukla devlet kurdu. Bu sırada Çin yönetimi komünistlerle uğraştığından işgale müdahale edemedi. 1937'de Japonya Çin'e savaş ilan ederek ülkenin doğu kıyılarını ele geçirmesi üzerine Devlet Başkanı Çan Kay-Şek komünistlerle birlikte işgale karşı birlikte savaşma konusunda anlaştı.
II. Dünya Savaşı'nın sonunda Çin Müttefikler ile birlikte Japon güçlerini ülkeden atmayı başardı. Japonya'nın teslim olmasıyla birlikte Japonya'nın işgal ettiği Tayvan ve Mançurya Çin'e geri verildi. Çin aynı zamanda yeni kurulan Birleşmiş Milletler'e üye oldu ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinden biri haline geldi.
1946'da Kuomintang ile ÇKP arasındaki görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine Çin İç Savaşı yeniden patlak verdi. Savaş 1949'da Mao Zedong önderliğindeki komünistler tarafından Çin'in kurulması ve Kuomintang güçlerinin Tayvan'a çekilmesiyle sona erdi.
Çin Halk Cumhuriyeti
Çin İç Savaşı'nı komünistlerin kazanmasıyla birlikte 1 Ekim 1949 tarihinde Mao Zedong Pekin'in Tiananmen Meydanı'nda Çin'in kuruluşunu ilan etti. Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşu Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa ülkeleri tarafından hemen tanındı.
1950 yılında çıkan Kore Savaşı sırasında Çin Halk Cumhuriyeti Kuzey Kore'yi Güney Kore'ye karşı destekledi. Mao BM güçlerinin yaptığı çıkartmayı Batı ile savaşmak için fırsat olarak gördü. Çin güçleri BM güçlerine saldırı düzenlemesine karşın yaşanan ağır kayıplar sonucu geri çekildi. 1951 yılında Çin Tibet'i işgal etti ve topraklarına kattı.
Çin Halk Cumhuriyeti bir dizi kampanya ve beş yıllık planlarla şekillendirildi. Bu dönemde büyük toprak sahipleri idam edildi, Laogai adı verilen cezai çalışma kampları sistemi kuruldu ve kollektifleştirme ve sanayileşme atılımları başlatıldı. Büyük İleri Atılım olarak bilinen ekonomik ve sosyal planın başarısızlıkla sonuçlanması milyonlarca kişinin ölümüne neden oldu. 1966'da Mao ve müttefikleri Mao'nun ölümüne kadar devam eden Kültür Devrimi'ni başlattı. Parti içindeki iktidar mücadeleleri ve Sovyetler Birliği korkusu ile birlikte Kültür Devrimi Çin toplumunda büyük bir kargaşaya yol açtı.
1972'de Çin-Sovyet ayrılığının zirvesinde Mao ve Zhou Enlai, ABD Başkanı Richard Nixon ile Pekin'de bir araya gelerek ABD ile diplomatik ilişkiler kurdu. Aynı yıl Çin Cumhuriyeti yerine Birleşmiş Milletler'e ve BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeliğine kabul edildi.
1976'da Mao'nun ölümünden sonra Dörtlü Çete Kültür Devrimi'ndeki aşırılıklar ile suçlanarak tutuklandı ve böylece Kültür Devrimi sona erdi. Mao'nun halefi Hua Guofeng'i tasfiye ederek iktidara gelen Deng Xiaoping döneminde ülkede önemli ekonomik reformlar yaparak planlı ekonomiden Çin değerleri ile sosyalizm adı verilen karma ekonomi veya piyasa sosyalizmine geçildi.
1989'da eski genel sekreter Hu Yaobang'ın ölümü, öğrencilerin birkaç ay boyunca kampanya yürüttüğü, demokratik haklar ve konuşma özgürlüğü gibi daha büyük politik reformları desteklemek için gerçekleşen gösteriler kanlı bir şekilde bastırıldı.
1990'lardan itibaren Çin ekonomisi yıllık ortalama %11.2 civarında büyümüştür. 1997'de Hong Kong ve 1999'da Makao Çin Halk Cumhuriyeti'ne devredildi. 2001 yılında Çin resmi olarak Dünya Ticaret Örgütü'ne katıldı. 2000'li yıllarda Çin'in ekonomik kalkınması tüm dünyada önemli bir konu haline geldi.
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle