Dünya doğal güzelliklerle dolu, ancak mağaralar gibi harikaları yoktur. Birbirinden farklı özelliklere…
Çin'in Guilin bölgesindeki Kamış Flüt Mağarası, doğal kireçtaşlarının gökkuşağı renklerinde ışıklandırılmasıyla ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. 180 milyon yıldan daha eski olan mağara son 1.200 yıldır biliniyor. Mağara adını, dışında yetişen ve flüt yapılabilen bir saz türünden alıyor. Mağarada pek çok değişik ve büyüleyici şekillerde sarkıtlar, dikitler ve kaya oluşumları mevcut. Işıklandırmalar da, bunları belirginleştirecek şekilde sanatsal bir biçimde düzenlenmiş.
Yeni Zelanda'daki Waitomo Mağarası'nı özel kılan tavanından sarkan on binlerce ateş böceğinin ışıldaması. Mağarada yıldızları seyreder gibi bu canlıları seyretmek mümkün. Ateş böcekleri boy olarak oldukça büyük sinekler kadardır. Mağaranın içinden akan sular ve mağaradaki göller Waitomo’nun diğer güzel yanı. Böylelikle mağarada hem rafting yapılabiliyor, hem de sandalla gezilebiliyor.
İzlanda’nın güneyindeki buzulun en büyük parçası olan Skaftafell Ulusal Parkı’nda çok sayıda buz mağarası var. Tavandan sarkan buz oluşumları ışığın da etkisiyle eşsiz bir mavi renge bürünüyor. Vatnajökull Buzulu, aynı zamanda buz içinden akan nehirleriyle de ünlü. Buzda hava bulunmaması, mavi dışında tüm ışığı emmesine sebep oluyor ve böylece bu muhteşem görüntüler ortaya çıkıyor.
Yunanistan'ın Kefalonia adasında dünyadaki en romantik ve en güzellerden biri olan eşsiz bir Melissani mağarası bulunuyor. Mağarada aynı adı taşıyan bir göl yer alıyor. Mağaranın ana özelliği, tavanında güneş ışığının yeraltı dünyasına girdiği büyük bir deliğin bulunması.
Mağaranın yaklaşık 20000 yıl önce kayaların erozyona uğraması sonucu oluştuğu belirtiliyor. Bir deprem sırasında ise mağaranın üst kısmı çöktü. Mağara ve derinliği 14 metre olan göl, adanın turistlerin yoğun ilgisini çeken görülmeye değer yerlerinden biri.
ABD'nin Kentucky eyaletinde bulunan Mamut Mağarası, dünyadaki en uzun ve karmaşık mağaralardan biri olarak biliniyor. Mamut Mağarası'nın incelenen odacık ve tünellerin genel uzunluğu yaklaşık 627 km'dir.
Arjantin ve Şili arasında bulunan General Carrera Gölü’nün ortasında konumlanmış Mavi Mermer Mağaraları, Patagonya’daki en etkileyici turistik merkezlerden biri. “Mermer Şapel” ve “Mermer Katedral” diye de anılan bu mağaralar, dev bir kireçtaşı yarımadasının dalgalar tarafından 6.000 yılda oyulmasıyla meydana getirilmiş ve bu sayede labirent şeklinde desenli ve renkli mağaralar ortaya çıkmış. Çok sayıda turist, bu ilginç oluşumu görmek için bölgeyi ziyaret ediyor.
Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur’un 15 kilometre kuzeyindeki Batu mağarası, Hindular için kutsal bir yer. Burası dünyanın en büyük Hindu mağara tapınağı. Üç bölümden oluşan mağara kompleksi, yer seviyesinden yaklaşık 100 metre yükseklikte.
Soon Dong Mağarası, Vietnam'ın başkenti Hanoi’nin 450 km güneyindeki Quang Binh’deki milli parkın içinde bulunan devasa bir mağara. Hatta öylesine büyük ki, kendine ait bir yağmur ormanı, büyük bir nehri ve küçük dağları var. Böylelikle bulunduğu coğrafya içinde bambaşka bir ekosisteme ve iklime ev sahipliği yapıyor. İlk defa 1991’de keşfedildiğinde; 2,5 milyon yılda oluşmuş bu mağaraya rüzgar uğultusunun yarattığı ses yüzünden, yerliler girmeye cesaret edememişler. 2009’da açıklandığına göre, dünyanın en büyük mağara geçidi burada bulunuyor (38.4×106 metreküp).
Güney Afrika'da bulunan yaklaşık 4 kilometre uzunluğundaki Cango Mağaraları tüneller ve odacıklardan ibaret. Etkilieyici sarkıt, dikit ve sütunlardan oluşan mağaranın içinde yürüyüş ve aydınlatma platformları kuruludur. Cango Mağaraları, yalnızca rehberli turlar eşliğinde ziyaret edilebiliyor.
Phraya Nakhon mağarası, Tayland'daki Khao Sam Roi Yot Milli Parkı içinde Tian dağının tepesinde. bulunuyor. Muhteşem bir dağ ve orman manzarasına sahip mağaraya ulaşmak için ziyaretçilerin yaklaşık 450 metre tırmanması gerekiyor. İki odacıktan oluşan mağaradaki tavanlar, güneş ışınlarının içeri girmesine izin vererek mistik bir görünüm oluşturuyor. Yaklaşık 200 sene önce keşfedilen bu mağaranın aynı zamanda tarihsel bir önemi de mevcut. Kral 5. Rama zamanında yapılmış olan taht, krallığın sembolü haline gelmiş. Her yeni kral, tahta çıktığında burayı mutlaka ziyaret ediyor. Güneş ışığı, sabah 10.30 ile 11.30 arasında tam olarak tahtın tepesinde olduğundan mağaranın ziyaret edildiği en yoğun saatler.
Meksika'nın Naica Mine bölgesindeki Dev Kristal Mağarası, 2000’de madenciler tarafından keşfedilmiş. Yüksekliği 300 metre olan mağaranın içerisinde dev Selenit kristalleri bulunuyor. Bunlar şimdiye kadar görülmüş en büyük kristaller. En büyük kristalin uzunluğu 12 metre, çapı 4 metre ve ağırlığı 55 ton. Mağarada hava sıcaklıkları yer yer 58 °C’ye çıkabiliyor ve nem oranı %80-90 civarlarında. Bu faktörlerden ötürü, doğal bir korumaya sahip ve turist ziyaretine açık değil. Suyla dolu mağaradaki koşulların yüz binlerce yıl neredeyse hiç değişmeksizin aynı kalması, kristallerin şaşırtıcı boyutlara ulaşmasını sağlamış.
Rusya’daki Kungur Buz Mağarası, buzul güzelliği nedeniyle her yıl bir milyondan fazla ziyaretçiye sahiptir. Mağaranın alt ve üst seviyeleri arasındaki yükseklik farkı yaklaşık 32 metre olup tüm bölümlerinin alanı 65.000 metrekareden fazla. Mağarada 70'den fazla yeraltı gölü yer alıyor. Kungur Buz Mağarası, Perm bölgesinin önemli bir turizm merkezi olarak h dünyanın dört bir yanından çok sayıda gezgin tarafından ziyaret edilmektedir.
kaynak: https://tr.sputniknews.com
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle