Bu düşündüyünüzden daha tehlikeli.
49 yaşlı amerikali Kassondra Reynolds'un kocasi 2011 yılında vefat etdi. Kalbi durduğunda onun sadece 41 yaşı vardi.
Şimdi Kassondra herkesi bu tehlikeli içeceklerin sebep olduğu feci sonuçlardan dolayı uyarmak istiyor. Onun hikayesi şöyledir:
5 şubat 2011 yılının sabahı hayatımız geridönüşü olmayan şekilde deyişdi. O cumartesi sabahı 10 yıl birlikde yaşadığım kocam, en iyi dostum, can yoldaşım, tüm hayatımın sevgisi ve 3 şeker oğlanın güzel babası yatağında kalp krizi geçirdi.
Uyandım ve onun nasıl boğulduğunu duydum. O anda düşündüm "bu olanlar gerçek mi? Bu nasıl mümkün".
Kocamın sadece 41 yaşı vardı, sağlıklı, sporcu beden görünümüne sahipti, her gün çalışıyordu ve bu kramptan 1 ay önce akut kalp hastalığının ilerileme riskini tespit eden EKQ ve stres testi de dahil olmak üzere tüm sağlık kontrollerinden geçmişdi.
3 ay önce olunan bel ameliyatımdan daha yeni iyileşmiştim, ama anladım ki kalp masajı yapmak için kocamı yere uzatmalıyım, ama yapamadım.
Kocamın moraran yüzüne bakıyordum ve Allaha onu benden almaması için dua ediyordum. Kocama beni ve oğullarımızı bırakmaması için yalvardım, onu nasil sevdiyimizi ve ona ihtiyacımız olduğunu soyledim.
Kalp masajını nasıl yapacağımı anlatan 911 operatöru ile konuştum. Çocukların odaya nasıl girdiklerini hatırlıyorum, ama onlara odalarına gitmelerini emrettim.
Oğullarımızın nasıl ağladıklarını ve "babamıza ne oldu" diye sorduklarıni hala hatırlıyorum.
Öyle bir durumdaydim ki, sanki ambulans asrlardır gelmiyor gibiydi, halbuki 3 dakika içinde artık gelmişdi. O zamanadek ben artık tükenmiştim, aynı tempoda kalp masajını yapamıyordum ve artık benim yerime sağlık görevlileri masajı yapmaya başladılar.
Doktorlar kocamı ayıltmaya çalışırken ben bir anlık "Allahım, gitti!" dedim. O anda gerçekten ruhunun bedeninden ayrıldığını hissetdim. Odadan çıkmamı istediler.
Odaya girdiyimde onlardan kocamın öldüyünü duyacağımı düşünüyordum. Fakat bilinçsiz olmasına rağmen, yaşıyordu. Rahatladığımı hissetdim - o nefes alıyordu. Herseyin iyi olduğunu ve sadece sağlığını geri kazanması gerektiyini düşünüyordum.
Sonradan kan şekeri seviyesinin ölçek dışı olduğu ortaya çıktı. Doktorlar krampın sebebinin diyabet olabiliceyini söylediler. Onlara kocamın diyabetik olmadığını söyledim.
Onu kalp hastalarının olduğu yoğun bakıma kaldırdılar. Doktorlar eşimi kalp durması ve beyni oksijensiz kalan hastaların yaşamını destekleyen bir makineye bağlıyacaklarını söylediler.
Doktor bana şöyle söyledi:
“Kalbi çok güçlü, 25 yaşında gibi. Kötü alışkanlıkları olmayan, kalp ve diğer hastalıkları bulunmayan 41 yaşlı genç adamın kalp krizi geçirmesi -normal değil. Nedenini bulmalıyız".
Kocamda şübheli her hangi bir belirtilerin olup- olmadığını sordu , ne iş yaptığıyla ilgilendi.
Tüm sorularını yanıtladım: düzgün besleniyor, hergün çalışıyor, sigara içmiyor, bazen bira içer, hiç bir ilaç kullanmıyor, kalp sağlığı için yalnızca vitamin ve omega3 kullaniyor.
Ona işde ne yaptığını, gece nöbetleri hakkında bilgi verdim. Doktor enerji içecekleri içip içmediyini sordu. Ben de günboyu sadece 1 tane, işten önce içtiyini söyledim.
Doktor hemen bana enerji içeceklerinin kanda şekeri yükseltdiyini belirtdi. Kocama yeniden kan tahlili yaptılar ve kanında yüksek dozda kafein bulundu. Doktor, bir şişe enerjinin bile kalbin ritmini bozabileceğini ve kardiyak aritmiye neden olabileceğini açıkladı. Onun sözlerinden öyle anlaşıldı ki, enerji içeceklerinin kalp sorunlarına sebep olması cok sık rastlanan bir durum. Bu tür içecekleri tüketmek kendi kaderiyle " rus ruleti" oynamak gibi birşey.
Ben şoka girdim ve günde sadece 1 tane enerji içeceyinin sağlığa böyle bir zarar verebileceğine inanamadım.
Kocamı komadan uyandırdılar, ama hala bilinçsizdi. Yatak odamda yaşadığım anlar halen aklımdaydı:sanki ruhu bedeninden ayrıldı.Yapabileceyim tek şey dua etmekdi.
Eşim yaklaşık 2 hafta boyunca bilinci kapalı halde uyudu. Çocuklarımın üzülmemeleri için babalarının yanına gitmesine izin vermiyordum. Sürekli babalarının iyi olup-olmadığını, eve ne zaman döneceyi hakkında sorular soruyorlardı. Bense onlara yalan söylemek istemedim.
Birşey bilmediyimi ve doktorların, hemşirelerin onunla ilgilendiyini söyledim. Bana eşimin beyninin uzun zaman oksijensiz kaldığı için çok ciddi hasar gördüyünü, bundan dolayı iyileşmesinin uzun sürebileceyini ve hatta komadan çıksa bile eskisi gibi ola bilemeyeceyini anlatdılar.
2011 yılı 19 şubatda çocukları babalarıyla vedalaşmaları için hasteneye götürdüm.Aklımda sürekli sorular dolaşıyordu:
"Bu nasıl olabilir?. Neden kalkıp bizimle eve gitmiyor? Güzel mavi gözlerini son kez gördüğümde ne olacak?"
Herşey sisler içinde görünüyordu. Çocuklar, akrabalar ve arkadaşlar onunla vedalaştılar ve artık o an geldi.
Arkadaşlarım çocukları dışarı çıkardılar - babalarının son anlarını görmesini istemiyordum. Eşimin anne-babası, kardeşi ve onun karısı, bir de hemşire benimle odada kaldı. Kocamı makineden ayırdılar.
30 dakika boyunca onun ellerini sımsıkı tutarak bu güzel insanın yavaş-yavaş hayatdan ayrıldığı son anadek yanında oturdum. O benim herşeyimdi! Bitmiş bir halde eve döndüm .Aklım olup-biteni reddediyor, yüreyim parçalanıyordu.
Birkaç gün sonra doktoru başsağlığı vernek için beni aradı.Ailemizin başına gelenlerin onu derinden etkilediyini söyledi.Konu esnasında ona enerji içeceklerinin bu kadar zararlı olduğu halde neden halen satıldığını sordum. O ise cevabında doktorların çoğu zaman enerji içeceklerinin tüketilmesinin ölümle sonuçlandığı vakalarla ilgili Gıda ve Ilaçların Kontrölü Dairesine bilgi vermediklerini söyledi . Toplumun bu tür haber ve bilgileri medya aracılığıyla öğrendiyini de ekledi.
kaynak: lifter.com.ua
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle