İstanbul’un tarihi semtlerini gezerken en çok binaların kapıları dikkatimi çeker.
Acaba o kapıların arkasında ne hayatlar yaşanmıştır? Kimlere ev sahipliği yapmış, ne doğumlar, ne ölümler, ne düğünler görülmüştür. Her biri ayrı bir hikaye ayrı bir yaşanmışlık…
Sanat tarihi dersinde öğrenmiştim. Anadolu mimarisinde kapıların çok önemli bir yeri varmış. Ev sahibinin sosyal ve ekonomik gücünü, dini inançlarını, hatta mesleğini yansıtan giriş süslemeleri ve kapı tokmakları kendi dönemlerinin en güzel örnekleri imiş.
Düşünsenize daha evin içine girmeden içeride yaşayan insanlar ile ilgili pek çok bilgiye ulaşıyorsunuz.
Primis Player Placeholder
Dışarıda bir kale misali haneyi koruyan kapılar yazılara konu olurken acaba içeride neler oluyor?
Sessiz ve usulca tüm zarafeti ve endamıyla yıllara meydan okuyan antika mobilyalar kaç kuşağa hizmet ediyor?
Geniş ailelerin buluşma noktası torna ayaklı masalar...
Bir genç kızın çeyizini taşıyan maun kaplama büfeler...
Bir kahvenin 40 yıllık hatırına meydan okuyan aslan ayaklı orta sehpalar...
Kim bilir kaç sevdaya konu olan el oyması yazı masaları..
Bugünlerde pek bir alıştık hızlı tüketmeye, hayatımızdan çıkarıp atmaya ve unutup bir kenarda bekletmeye.
Oysa hangimiz anılarımızı, bize ait yaşanmışlıkları söküp atabiliriz hayatımızdan?
Elbette sadeleşmek, fazlalıklardan arınmak ve yenilenmek çok güzel.
Günümüzde, kentsel dönüşüm sonrası evlerde kendi eşyalarımızı bile sığdırabilmek bir mucize. Özel projeleri hariç tutarsak genellikle tavanlar alçak, odalar küçük, balkonlar bile sadece nefes almalık.
Hal böyle olunca dede yadigarı eşyalar, el işçiliği ile hazırlanmış oymalı mobilyalar, büyükannemden kalan Anadolu motifleri ile dokunmuş kilimler maalesef evlerimizde yer bulamıyor.
Ancak son dönemde tasarladığımız projelerimizde biz bu mobilyaları atmıyor dönüştürüyoruz. Çünkü her mekanın yaşanmışlıkları, anıları ile ruh bulduğuna inanıyoruz.
Anneanneden kalan bir berjerin koltuğun kumaşını değiştirip yepyeni bir yüz kazandırıyoruz. Masaların cilasını yenileyip etrafına daha yalın sandalyeler yerleştiriyoruz. Bir anda masa tüm ihtişamı ile salonda göz dolduruyor. Tamamen modern mobilyalar ile döşenmiş bir evin girişine antika bir dresuar ya da çalışma odasına klasik bir yazı masası yerleştiriyoruz. Bu kadar sadeliğin içinde sıcacık bir görüntü veriyorlar. Diyelim ki odalarda mobilyalara yer bulamadık. Duvarlarımız? Çerçevesi tamir edilmiş tablolar, varaklı aynalar ve kimi zaman avizeden apliğe dönüştürülmüş aplikler ile öyle davetkar ve kullanışlı ki…
Hayatımızda güzel olan, değerli olan her şeyi korumak bizim elimizde.
Yeter ki yaratıcılığımızı ve heyecanımızı kaybetmeyelim.
Unutmayın bugün attığımız bir adım geleceğe bıraktığımız bir miras…
Kaynak: .hurriyet.com.tr
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle