II. Abdülhamid - Adana Katliamı/Ermeni Patrikhanesince olaylar hakkında yapılan değerlendirmeler
Patrikhâne-i Millet-i Ermeniyân
İstanbul
Aded: 144
Huzur-ı Sâmî-i Hazret-i Sadâret-penâhî'ye
Ma‘rûz-ı dâ‘î-i kemîneleridir ki
Cümlemizce muazzez ve mukaddes olan Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye'nin otuz üç seneden beri giriftâr olduğu bunca felâket ve mel‘anet ve bunca cinayât ve faciâtın menşe’ ve masdarı olan Yıldız Sarayı'nın, gerek merkez-i Saltanat'da gerek vilâyâtda en mühim memuriyetlerin başında ekseriya hubb-i vatan, hamiyet-i milliye, muhakeme-i vicdaniye, zühd ve takvadan mahrum ve bî-behre alet-i zulm ü i‘tisâf, mu‘în ve şerîk-i habâset, nifak ve tecessüsle müştehir haveneyi yerleşdirmiş olduğu vâreste-i külfe-i beyândır.
Memâlik-i Osmaniyye'nin her tarafını istila eden zulm ü istibdâd ve fesad ve nifak yüzünden bilâ-fark-ı cins ü mezheb bi'l-cümle anâsır-ı muhtelife-i Osmaniyye hâl-i perişanîye giriftâr olmuş lâ-yu‘add ve lâ-yuhsâ ezkiyâ- yı milletden nev-civân erbâb-ı hamiyet ve muhibb-i vatan ve hürriyet efrâd ve memurîn-i Müslime menfâlarda, zindanlarda ka‘r-ı deryada şehid düşmüşler, nice hânmânlar yıkılmış, nice ocaklar sönmüş, hatta sulh-ı umumî mütemâdiyen hâl-i tehlikede bulunmuş olduğu ne derece sâbit ise ahkâm-ı şer‘iye ve nizâmiyeye tevfikan Müslim ve gayr-ı müslim ebnâ-yı vatanın ırz ve can ve mallarının mahfûziyetini talebden başka hiçbir kabahati olmayan ve Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye'ye sadakatini asırlardan beri fi‘len isbat etmiş olan Ermeni unsuruna mahsus ve münhasır olmak üzere Yıldız Sarayı'nın bir maharet-i ibliskârâne ile tertib ve tanzim ve bir vahşet-i Cengizâne ile tatbik ve icra etdiği katliâm, ihrâk-ı emâkin ve nehb ü gâret siyasetinin dereke-i dehşeti ol mertebe zâhir ve mütehakkıkdır.
Gerçi mahzâ şânlı, kahraman İkinci ve Üçüncü Orduların mutâlebât-ı kat‘iye ve tehdidât-ı şedîdeleri eseri olarak 11 Temmuz tarihinde Meşrutiyet'in iade-i ilânıyla ol devr-i menhûs-ı istibdâda hâtime çekildiğine ve onun açmış olduğu derin, pek derin yaraların iltihâm-pezîr olacağına ve ahkâm-ı şer‘iye ve nizâmiyeye tevfîkan müsâvât-ı hukuk ve vezâif kaide-i sâlimesinin Ermeniler hakkında dahi tatbik olunacağına kanaat hâsıl olmuş ve hatta gerek Dersaâdet'de gerek vilâyâtda avene-i istibdâd güruhu müstahık oldukları mücâzât-ı şedîdeden dolayı azîm telaşlara düşdükleri müşahede olunmuş ise de ne çare ki Dersaâdet'de malumü'l-esâmî birkaç erkânın mevkûfiyetiyle iktifa olunmuş yani şecere-i istibdâd kal‘ edilecek yerde bazı dallarını budayıp kökünü kuvvetleşdirmekden başka bir netice hâsıl olmamış ve bu sayede reis ve avene-i istibdâd Meşrutiyet unvanı tahtında meslek-i kadîmlerinde sâbit olup hafiyyen icra-yı mel‘anete ve iade-i zulm ü istibdâda çalışmağa meydan bulmuşlar ve bittab‘ ittihâd ve Meşrutiyet-i Osmaniyye'ye en ziyade ciddiyet ve hulûs ve safvet ile sarılmış olan Ermeni unsuruna karşı beslemekde oldukları buğz ve adâvet hadd ü nihayet bilmez derecede tezâyüd ve teşeddüd etmişdir. Şu buğz ve adâvetin katliâm tehdidi ve cinayât-ı mütenevvi‘a îkâ‘ı suretleriyle tezâhür eden emârât ve delâil-i maddiye hakkında Patrikhâne tarafından kirâren ve mirâren makamât-ı âliyenin yani gerek esbak Dahiliye Nâzırı Hakkı Bey'in gerek ahlâfının nazar-ı dikkati celb olunmuş ise de her defasında Dahiliye Nezâreti cânibinden ya zaman-ı istibdâdda ihdâs olunmuş usul-i câriyeye tevfîkan cinayât ve tehdidât-ı vâkı‘anın müsebbib ve mübâşirlerinden ba‘de'l-isti‘lâm onların tekzibât ve te’minâtını ve cerâimin Ermeni musâbînine azv ü isnâdını ayn-ı hakikat ve hüccet ittihâz ile o yolda Patrikhâne'ye i‘tâ-yı cevab olunur idi. Buna misal olmak üzere Kayseriye'deki vukuât-ı malume akîbinde mevkûf ve maznûnların nakl-i davaları münasebetiyle Livâ ve Mahkeme-i Temyiz Müdde‘î-i Umumîliği tarafından tanzim kılınan talebnâme ve iddianâmelerin ve hatta el-yevm Adana'da îkâ‘ edilmekde olan cinayât-ı fecî‘anın mes’uliyetini Ermenilere tahmîl etdirecek suretde yâr u ağyârı iğfal kasdıyla vâki olan neşriyâtın mütâlaası tavsiye olunabilir ve bazen dahi mevâ‘îd ve te’minât-ı mübheme ile iktifa olunup tehlikenin zuhuruna ihtimal bırakmayacak tedâbîr-i kat‘iyeye tevessül olunmaksızın nâdiren memurîn-i müştekâ anhümün yekdiğeriyle becâyişi yani tehlike-i melhûzanın bir mahalden diğer mahalle nakli muamelesiyle vazifelerini ifa etmiş addolunurlar idi. Ale'l-husus Hilmi Paşa hazretlerinin Dahiliye Nezâreti inzimâmıyla deruhde etmiş oldukları vazife-i Sadâreti esnasında Dahiliye Nezâreti'nin idare-i umûr-ı câriyesi bittab‘ ve'z-zarûre uhdesine terettüb eden Müsteşar Adil Bey'in ittihâz eylediği meslek vilâyetdeki avene-i zulm ü i‘tisâfın iade-i devr-i istibdâd uğrunda tehyi’e etdikleri cinayâtın vuku‘una meydanı açık bırakmışdır. Bu kabîl gaflet eseri olarak nice ahvâl, vukuât-ı sahîha ve sâbite Takvim-i Vekâyi sütunlarında resmen tekzib edilmiş ve hatta Bitlis Vilâyeti'nde çarşı ve pazarların iki hafta kadar mesdûd kalmasına meydan vermiş olmasından dolayı müstahıkk-ı azl olduğu Dahiliye Nezâretince dahi inkâr olunamayan valinin derhal azlinde ta‘annüd edip nihayet diğer bir vilâyet valiliğine nakl-i memuriyet etdirmekle iktifa eden müsteşar-ı müşârunileyh Adil Bey hikmet-i hükûmete külliyyen mugayir şu hareketiyle Adana Vilâyeti'nin dûçâr olduğu şu son felâketin zuhuruna yol açmışdır.
Şakâvet ve cinayetle ma‘rûf nice eşkıya istîmân etdi denilerek mücâzâtdan kurtulup apaçık silahlarla dolaşmağa serbest bırakılır ve mahzâ müdafaa- i nefs zımnında silah taşımağa muztar olan ahali-i mutî‘a ve masumeye çakı taşımağa bile müsaade olunmaz ve taşıdığı hâlde müfsid ve cânî addolunurdu.
Viranşehri'nden sarf-ı nazar Bitlis, Bayburd, Trabzon, Kayseriye'de güya Ermeniler tarafından hücumlar hazırlanmakda idüğüne dair ve avâm-ı nâsdan efrâd-ı Müslime'yi havf u telaşa ilkâ ve asabiyet-i dîniyelerini tahrikle vukuât-ı elîme îkâ‘ına teşvik kasdıyla tasnî‘ ve neşr u ilân edilen havâdis-i kâzibe 31 Mart tarihli darbe-i menhûse-i siyasiyenin mukaddeme ve tavtı’asından başka bir şey olmadığı câ-yı bahs ü tereddüd olamaz. Ale'l-husus Adana ve tevâbi‘inde zuhur eden katliâm ve ihrâk ve gasb u gâret faciaları irticâiyyûnun ve Meşrutiyet düşmanlarının, Yıldız avenesinin himmetiyle bir suret-i mahirânede ve bir vakt ü zaman ile hazırlanmış ve aynı günde, aynı tarihde yani merkez-i Saltanat'daki 31 Mart ve 1 Nisan vukuâtlarına müsâdif olarak Adana'da, Tarsus'da, Hamidiye'de ve sair kurâ ve nevâhîde îkâ‘ edildiği mertebe-i sübûtdadır.
Adana Vukuâtı'na vesile-i yegâne, sahib-i aile genç bir Ermeni'nin ırzına tasallut edilmek üzere takib olunmasıyla birkaç defalar vali-i vilâyete ve polis komiserliğine müracaatla arz-ı keyfiyet eylemiş ve ırz ve canı tehlikede bulunmasından bahisle hükûmetin sıyânet ve himayesini istid‘â ve istirhâm etmiş olduğu hâlde şu taleb-i muhıkkına asla ehemmiyet verilmemesinden cesaret almış olan erbâb-ı cinayet daha şiddetli takib ve tazyike tasaddî eylemeleri üzerine müdafaa-i ırz ve can mecburiyetinde bulunan yani ırzının vikâyesiyle isbat-ı hamiyet ve hayatının muhafazasıyla bir hakk-ı kanunîden intifâ‘a tasaddî eden bir Ermeni'nin kurşunuyla düşman-ı ırz ve can olan biriki efrâd-ı Müslime'nin vefat etmesinden ibaretdir. Farz-ı muhâl olarak müdafaa-i ırz ve can için itlâf-ı nefse muztar olan şu genç Ermeni'nin hareketi cürm, hatta cinayet addedilse bile yalnız kendisi mes’ul tutulabileceği derkâr iken hükûmet-i mahalliye mücrimi takib ve derdest edecek yerde güya mahalli Ermeni sekenesi mes’ul ve vazifedâr imiş gibi onun bulunup teslim edilmesini cemm-i gafîr-i avâm taleb eder.
Hükûmet asayişin muhafaza ve te’mini hususuna sa‘y edecek yerde cemm-i gafîri yalnız başından def‘ etmekle iktifa ve hatta avâma silah bile tevzî‘ etmiş olması hasebiyle taleb-i vâki‘ tehdidâta münkalib olup 28 Mart'a müsâdif olan tehdidât-ı vâkı‘a yüzünden Paskalya yortularının eyyâmını dehşetle geçirmeğe mecbur olan Ermeni sekenesi hakkında Mart'ın otuz birinci Salı günü saathâne altında Doğramacı Lutfig'in katliyle Nisan'ın birinci Çarşamba günü katliâm başlamışdır. Hatta yevm-i mezkûrda hükûmet ve vali-i vilâyet ve mütehayyizân-ı memleket facianın önünü almak ve vazifesini ifa edecek yerde Ermenilerin hâne ve meskenlerinden çıkmaları ve bu suretle tasavvurun daha sühûletle îkâ‘ına yol açmak kasdıyla güya korkacak hâl yokmuş gibi dükkân ve mağazalarının açmalarını Ermenilere tenbih ve teşvik etmekden geri durmamış ve müşavere vesilesiyle davet ve celb etdiği mahalli Murahhasahâne Meclis-i Cismâniyesi Reisi ve Mahkeme-i İstînâf azâsından Urfalıyan David ve Harutyun Şadarevyan Efendileri ve refîkleri himayesiz bırakılarak kimisi sokakda kimisi Meclis-i Beledî Dairesi'nde katl ü itlâf etdirilmişdir. Adana ve tevâbi‘i vukuâtı cidden men‘ etdirecek evâmir-i şedîde verilecek yerde merkez-i hükûmetden yani Dahiliye Müsteşarlığı'ndan ve Vekâleti'nden verilen emr-i telgrafîde iltizâm olunan suret-i tahrîr müessesât-ı ecnebiyenin muhafaza edilmesi vesâyâsına ma‘tûf olduğu tekzib-i resmî görmüş olmayan neşriyâtla müsbetdir.
Suret-i cereyân-ı hâl ve tedbirler 1895 senesinde katliâmdaki usul ve tedâbîrin aynı bulunduğu rütbe-i bedâhetdedir.
Şehr-i hâlin birinci ve ikinci ve üçüncü günlerinde devam etmiş olan Adana ve tevâbi‘inin vukuât-ı elîmesi merkez-i Saltanat'da Yıldız firavun ocağının söndürüldüğü güne müsâdif olan son Pazar ve Pazartesi günlerinde tekerrür etdirilip ilk günlerinde kurtulmuş olan ahali ve ebniye-i milliye ve şahsiye katl ü ihrâk etdirilmişdir. Evvel ve âhir vukuât ve fecî‘ât-ı mebsûtada her tarafdan toplatdırılmış olan avâm-ı Çerâkise ve Ekrâd ve saire iştirak etdikleri şöyle dursun avene-i istibdâd ve irticâiyyûn oralardaki asâkir-i Osmaniyye'yi dahi Dersaâdet'deki emsalleri misillü nice kizb ve azviyyâtla iğfal etmiş olmalıdırlar ki kasalar kırılması ve katliâm ve nehb ü gâret gibi ef‘âl-i cinâiyeye muâvenet ve iştirak etmiş oldukları cümle-i ihbarât-ı mahalliyedendir.
Şehr-i cârînin 13'üncü tarihiyle İskenderun'dan alınan bir telgrafda Çokmerzimen'in yirmi bin kadar cemm-i gafîr tarafından taht-ı muhasarada olup su yolları bile tahrib edilmiş olması hasebiyle mahall-i mezkûr sekenesinin hayatı tehlikede bulunduğu iş‘âr kılınmakdadır.
Nezaketi müsellem olan şu zamanda ve mehâmm-ı umûr-ı devletle meşgul bulunduğunuz bir sırada mücmelen olsun tafsilât-ı mebsûta ile zaten malum-ı âlî-i fahîmâneleri bulunan vukuâtın arz ve tekrarından maksad-ı dâ‘iyânem hey’et-i Osmaniyye'yi teşkil eden anâsırdan bir kavmin mahv u izâlesi zımnında on beş seneden beri suver-i muhtelifede tertib ve icra edilegelmiş olan meslek-i siyasînin gerek Ermeni millet-i sâdıkasına gerek vücud-ı devlete îrâs eylediği darbelere bir hâtime verdirmekden ibaretdir.
Şurasını da arz ve tezkâr[a] mecburum ki Anadolu Kıt‘ası'nın hâl ve meyli malum olmasına nazaran şâyed tedâbîr-i serî‘a ve şedîde ittihâzına müsâra‘at kılınmadığı takdirde vukuât-ı mebsûtanın vilâyât-ı saireye dahi sirayeti melhûz ve belki muhakkak addolunabileceğinden lüzum-ı isti‘câl derece-i vücûbdadır.
Vâkı‘â telgraflarla vesâyâ-yı lâzıme ifa kılındığı, evâmir-i şedîde verildiği, asâkir-i kâfiye sevk olunduğu müracaât-ı mütevâliye-i dâ‘iyâneme cevaben bildirilmiş ise de o yoldaki evâmirin müsmir olmadığı ve ol havalideki asâkirin aksi hareketde bulunduğu vukuâtla tezâhür eylemiş olmasıyla daha müsmir ve daha şiddetli tedâbîr ittihâzına lüzum-ı kat‘î vardır. Binâenaleyh bu maksadın husûlüne medâr olmak üzere Patrikhâne Meclis-i Muhtelit Hey’eti'yle de ba‘de'l-müzâkere tedâbîr-i âtiyenin ittihâz ve icrası müsted‘ âsına mecburiyet elvermişdir. Şöyle ki:
Evvelâ, Adana ve Haleb ve tevâbi‘inin vukuâtı istibdâdın cerâim-i müteselsilesinden olmakla beraber Meşrutiyet'in yeniden ilgâ ve istibdâdın iadesi emrinde 31 Mart sene [1]325 tarihindeki Dersaâdet Hâdise-i malumesinin cerâim-i müşterekesinden addolunabileceğine binâen oralara dahi kahraman Hareket Ordusu cânibinden ve her hâlde müdâfi‘-i hürriyet ve Meşrutiyet erkân-ı zâbıtasından müteşekkil bir Divan-ı Harb-i Örfî'nin tayin ve i‘zâmıyla mahalli müsebbib ve mübâşirlerinin taht-ı muhakemeye alınması.
Sâniyen, vukuât-ı mezkûrenin en başlı müsebbiblerinden addolunması lâzım gelen ve ale'd-derecât tekâsül ve ihmallerinden dolayı vali-i vilâyet ile Dahiliye Müsteşarı Adil Bey'in Divan-ı Harb-i mezkûra teslimi hususunun taht-ı karara alınması.
Sâlisen, Divan-ı Harb'in teşekkül edip i‘zâm kılınacağının ve müsebbib ve müşevvikler hakkında mücâzât-ı şedîde tertib olunacağının ve vali-i vilâyetle Adil Bey'in dahi Divan-ı Harb'e teslim kılındığının hem Adana ve Haleb Vilâyetlerine ve hem de vilâyât-ı saireye ta‘mîmen iş‘âr ve ilân olunması.
Râbi‘an, Divan-ı Harb'in tahkikât-ı ibtidâiyesinin icrasında muâvenetde bulunmak ve her bir mahallin telefât-ı nüfus ile zâyiât-ı maddiyesinin mikdarını ve ahvâl-i sairesini tahkik ve Divan-ı Harb-i Örfî'nin vazifesini teshîl etmek üzere hamiyet-i şahsiyeleri ve Meşrutiyet-perverlikleri ma‘rûf ve müsellem olan zevâtdan mürekkeb ayrıca bir tahkik komisyonunun tayin ve i‘zâmı ve işbu tahkik komisyonunda Patrikhâne-i dâ‘iyânemden dahi irâe olunacak iki ve hiç olmazsa bir zâtın azâ sıfatıyla tayin ve terfîk edilmesi.
Hâmisen, memuriyet-i sâbıkalarında birçok şikâyâta ma‘rûz olduğu gibi Meşrutiyet tarafdarı olduğuna dair ahvâl ve icraât-ı sâbıkasında hiçbir delil ve emâreye tesadüf olunamayan Vali-i lâhık Mustafa Zihni Paşa'nın derhal azliyle yerine müdâfi‘-i Meşrutiyet ve ehl-i hamiyet bir zât-ı hürriyet-perverin tayin ve i‘zâmı.
Sâdisen, yağma edilen emvâl ve nükûd ve sairenin meydana çıkarılıp tamamıyla sahiblerine iade edilmekle beraber bi'l-cümle zâyiâtın müsebbib ve müşevviklerinden yekdiğerine mütekeffilen ve emvâl ve vâridât-ı mevcudelerinden tazmîn etdirilmesi.
Tâsi‘an, aç, susuz ve meskensiz kalmış musâbînin iâşeleri için Hazine- i Devlet'den bilâ-te’hir mikdar-ı kâfi tahsisât tayin ve i‘tâsı.
Sâbi‘an, musâbînin her nev‘ zâyiâtının Hazine-i Devlet'den şimdilik ta‘vîzan tazmîniyle hâne ve meskenlerinin inşa ve tamirine ve san‘at ve ziraatlerinin yeniden icrası için âlât ve edevât-ı lâzımenin tehiyye ve tedarikine himmet buyurulması.
Ve'l-hâsıl nev‘-i beşerin hayatı, kısas ile kâim olup bir cürmün fâili her kim olur ise olsun ceza-yı sezâsını görmez ise cerâimin men‘-i tekerrür ve tekessürü mümkün olmaz. Bu defa Adana ve havalisinde îkâ‘ olunup vahşet ve dehşeti değil akıl ve idrakin belki hayal ve tasavvurun bile havsalasına sığamayan ve nev‘-i beşer için âr u şeyn olmak haysiyetiyle Müslim ve gayr-ı müslim bi'l-cümle erbâb-ı hamiyet ve merhametin kalblerini dağdâr eden cinayâtın cezasız kalmasıyla Ermenilerin haric ez-kanun bulunduğuna yani mal ve ırz ve canlarının helal olduğuna avâm-ı nâs ve memurîn-i istibdâd indinde kanaat-i kâmile hâsıl olduğu vukuâtla kesb-i sübût etmişdir. Şâyed bu defa dahi ke'l-evvel cinayât-ı vâkı‘anın vuku‘u tekzib ve inkâr veya tahfîf olunur ve itlâf-ı nefs ve ihrâk-ı emâkin ve havânît ve nehb ü gâret cerâiminin mürettib, müşevvik, müsebbib ve mübâşirleri ve bilhassa vazifelerini ihmal ve ahvâlden tegâfül ü tecâhül ve izhâr-ı acz suver-i hainâneleriyle cerâim-i mezkûrenin tevessü‘ ve tekerrür ve teşeddüdüne münafıkâne ve gaddarâne meydan veren memurîn hakkında kanunun kemâl-i adalet ve şiddetiyle tertib-i mücâzât kılınmazsa tabir-i evzah ile zulm ü istibdâdın merkezi hakkında pâyitahtda ittihâz ve icra olunan tedâbîr-i kat‘iye-i hakîmâne, kaide-i adalet ve müsâvâta tevfîkan Adana ve Haleb ve civarlarındaki şu‘abâtı hakkında dahi icra olunmazsa hayır ve şerri tefrîk ve temyizden aciz ve hikmet-i hükûmetden gafil efrâd-ı ahali ve memurîn-i devlet aynı cinayâtı tekrar tekrar îkâ‘a teşvik ve tergîb edilmiş olacakdır. Aksi hâlde yani şu facianın hakikî mürettib ve müşevvik ve fâilleri cümleten ceza-yı müstehaklarını görürler ise Ermenilerin katliâmı gibi Müslim ve gayr-ı müslim bütün âlem-i medeniyetin lanet ve istikrâhını davet etmiş olan facia-i ma‘rûfeden mes’ul-i münferid reis ve avene-i istibdâd olup millet-i necîbe-i Osmaniyye'nin bunda asla ve kat‘â dahl ü mes’uliyeti mutasavver olmadığı kat kat ve suret-i kat‘iyede te’eyyüd ve tahakkuk edecek ve bundan böyle bir daha bu gibi muhill-i namus-ı insaniyet ahvâl vuku‘una imkân kalmayacakdır. İşte Devlet-i Osmaniyye'nin mâ-bihi'lhayatı olan şu maksad-ı celîlin husûlü ancak ve ancak i‘zâm olunacak Divan-ı Harb-i Örfî Hey’eti'nin hakâik ve dakâyık-ı ma‘rûzaya akıl ve idraklerinin bütün kuvveti ve kalb ve vicdanlarının bütün necâbetiyle kâni‘ oldukları sâbit ve mütehakkık olan erkân-ı harbden mürekkeb olmasına menût ve mütevakkıfdır.
Ma‘rûzat-ı meşrûha-i dâ‘iyânemin ehemmiyet ve vücûbu taraf-ı sâmî-i adaletkârîlerinden tasvîb ve tervîcine bezl-i inâyet buyurulacağı ümid ve itikad-ı kavîsinde bulunduğumun arz u beyânını hakk-ı ehakk-ı fahîmânelerinde derkâr olan ihtirâmât-ı fâika-i dâ‘iyânemin te’kîd ve te’yidine vesile ittihâz eyledim. Ol bâbda ve her hâlde emr u fermân hazret-i veliyyü'l-emrindir.
Fî 12 Rebîülâhir sene 327 ve fî 19 Nisan sene 325
Ed-Dâ‘î
Kaymakam-ı Patrik
Ohannes
(Mühür)
Meclis-i Ruhânî-i
Millet-i Ermeniyân
(Mühür)
Meclis-i Cismânî-i
Millet-i Ermeniyân
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle