‘Acaba hiç kendim olmuş muydum? Hiç kendimiz olduk mu? Görevlerin birlikte götürülmediği bir yerim oldu mu hiç?’
Kendin olmak… Durup düşündün mü hiç, sen kimsin, ihtiyaçların ne , hayallerin, ruhunda barındırdığın doğruların, hedeflerin ne? Yoksa körlemesine mi yaşıyorsun hayatı? Akıntıda sürüklenen bir dal misali. Müdahale edemeden nasıl geçtiğini anlamadığın bir zaman ve akıntının şiddeti ile sağa sola savrulan hırpalanmış bir ruh! Tanıdık geliyor mu? Hak ettiğin bu mu gerçekten? Kendini hayal ettiğin nokta burası mı? Potansiyelini gerçek anlamda kullanabiliyor musun bu şekilde? Kimsin sen? Ne istiyorsun kendinden ve ne bekliyorsun hayattan?
Kimliğimiz ihtiyaçlarımızı tanıdıkça ve bunları başkalarına tanıtabildikçe ortaya çıkar. Yani bunun ilk basamağı kendimiz ve diğerleri ile sağlıklı bir şekilde iletişim halinde olmaktır. Neyi istediğimizi, neyin bize uygun olduğunu çoğu zaman bilemeyebiliriz. O noktada önce neyi istemediğimize bakmakta fayda vardır. İstemediklerimizden uzaklaşmak bizi istediklerimize yakınlaştıracaktır. Bunun olabilmesi için her şeyden önce pek çok noktada toplum baskısına karşı dur deyip, hayır diyebilmeyi öğrenmemiz gerekir. Hayır demek, bir durum karşısında tutumumuzu belirtmek kişiliğimizi ortaya koyabiliyor olduğumuz anlamına gelmektedir. Ve yerinde kullanılan bir ‘hayır’ korktuğunuzun aksine sizi yalnız bırakmaz, insanları kırmaz, ilişkilerinizi bozmaz; aksine size karşı saygı uyandırır. Sizin varlık gösteren bir birey olduğunuzun fark edilmesini sağlar. Siz kendi isteklerinizi duyup ciddiye aldıkça, karşınızdakilerin de bir süre sonra aynı şekilde davranacaklarını göreceksinizdir. Yani varlık göstermenin yolu size uymayan noktalarda ‘hayır’ diyebilmekten geçmektedir. Unutmayın siz kendinizi yok sayarken kimse size değer vermeyecektir. Kendinize sahip çıktıkça, değerinizin ardında siz kendiniz durmuş olacak ve hak ettiğiniz değeri o zaman göreceksinizdir. Tıpkı kendinize sahip çıktıkça hayalinizdeki hayatı yaşayabileceğiniz gibi…
Kendimizi olduğumuz halimizle kabul etmemek, ihtiyaçlarımıza sahip çıkıp onları elde edebilmek adına mücadele etmemek, yalnız kalmak ve eleştirilmekten korktuğumuz için başkalarının doğruları doğrultusunda yaşamak ayrıca doğuştan getirdiğimiz potansiyelimizin altında yaşamamız anlamına da gelmektedir. Ve de tabi ki bu durum beraberinde süreğen bir çaresizlik, amaçsızlık, öfke ve mutsuzluk getirir… Sonrası mı? Hoşgeldin Depresyon…
‘Nasıl tamamen kendimiz olabiliriz?’ dediğinizi duyar gibiyim. Tamamen kendimiz olmaya ya zihnimizdeki elalem ya da kendimize olan inançsızlığımız izin vermedikçe tabi ki kendimiz olamayız. O noktada çocuklukta öğrenip yetişkinlikte düşünmeden kullandığımız hap bilgileri gözden geçirip, kendi doğrularımızca revize etmek faydalı olacaktır. Hayal kırıklığına uğrarız/uğratırız diye adım atamıyoruzsanız ortada bir sorun var demektir. Başkalarını hayal kırıklığına uğratmamak adına kendinizi hayal kırıklığına uğratmak, kendinizin ardında durmamak size adil geliyor mu? Hayata bir kere geliyoruz. Savaşmadan sadece olanları izleyerek ölmeyelim istiyorum. Ve son olarak şunu rica ediyorum: Kendi hayatınız için mücadele edin. Kazanacağınız şey kendiniz oldukça hiçbir yorgunluk, hiçbir yara-bere alacağınız hazzın önüne geçemeyecektir.
Şimdi düşünün, yolunuzda engel mi var? Siz mi kendi yolunuzda engelsiniz?
Kaynak: havadiskibris.com
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle