Mali Riskler
Şirketlerin mali risklerini belirleyerek öncede önlem alabilecek bir yapı oluşturması için, şirketlerin asgari düzeyde de olsa kontrol noktalarını kurmuş olmaları yada kontrol ortamını hazırlamış olmaları gerekir. Kontrol ortamının oluşturulması, şirket içindeki bütün işlemlerin tek tek, bir veya bir kaç kişi tarafından kontrol edilmesinden ziyade, kabaca , işleyiş içerisinde farklı birimlerin farklı noktalarda birbirini kontrol edebilen bir yapıya sahip olması olarak tanımlanabilir. Şirket içerisinde aklımıza gelen ve gelmeyen pek çok konu en nihayetinde mali risk oluşturacak bir işleme sebep olabilir.
Mali riskleri ön göremediğiniz durumlarda, şirketin geleceğini şansa bırakmış olursunuz. Elbette bir yerde risk olması demek, kısa bir süre içersin de bu risk ile karşılaşılacağı anlamına gelmemektedir. Ancak, karşılaştığınız anda bir çıkış yolu bulmanın zorlaşması anlamına gelmektedir.
Mali Risklere örnek vermek gerekirse
- Kısa/Uzun Vadeli Yabancı Para Cinsinden Borç Yükü: Kontrol edemediğiniz (global etkenler gibi) ya da kontrol maliyetinin yüksek (opsiyon primi,v.s.) olduğu bir risk çeşididir. Borçlanmadan önce, en az bir yıllık bir nakit akış çalışması yapılarak dönem içinde güncellenebilir bir alt sınır ile bir üst sınır belirleyebilirsiniz.
- Duran Varlıklara Yapılan Yüksek Yatırımlar: Duran varlıklara yapılan yatırımların geri dönüş süreleri ( yedi - on yıl gibi) uzun olabilir. Bu durumda eğer nakit yaratacak potansiyeli olmayan yatırımlar yapıldıysa, şirketin nakit ihtiyacı var olan işlemlerini devam ettirmek için yetersiz kalabilir. Buradaki Mali Risk, şirketin hareket kabiliyetini kısıtlaması ile oluşur. Bu durumda şirketin kaynak bulmak için borçlanması gerekebilir.
- Stok Yönetiminin Yetersizliği: Elbette zamanında tedarik/ sevkıyat ( "Just in Time" ) kabiliyetine ulaşmak kolay değildir. En azından doğru bir stok yönetimi ile, yavaş hareket gören stokların, toplam stok içindeki payı azaltılabilir. Bunun anlamı, stok devir hızının artması ve satış ve satışa bağlı olarak tahsilat demektir. Eğer hareket görmeyen yada devri hızı yüksek stokların tutarını artmasına engel olamazsanız, yine hareket kabiliyetiniz azalacaktır. Bu da yine gereksiz bir borçlanma anlamına gelebilir. Hatta, stok alanları yetersiz kalacağı için, stokların doğru şekilde muhafazasını bile etkileyecek dolayısı ile stokların zarar görmesine neden olabilecek bir durumda kalabilirsiniz.
- Vergi Doğuran İşlemlerin Kontrolü: Şirketin işlemlerinden doğan vergiler, çoğu zaman nakit ödeme gerektirir. KDV, ithalat vergileri, Kurumlar Vergisi ödemeleri şirket hacmine ve işlemlerine göre değişiklik göstermek ile birlikte ödenmesi mecburi vergilerdir. Dolayısı ile nakit ihtiyacı gerektirir. Eğer bunun planlaması yapılmazsa ödenecek vergiye ek olarak faiz yükü oluşturabilir. Ayrıca, kayıtlarda yapılacak yanlışlıkların fark edilebileceği bir yapı oluşturulmamışsa, aslının üç katına kadar çıkan cezalar ( ithalat işlemlerinde olduğu gibi) ödenmek durumunda kalınabilir. Bu rakamlar, şirketin kısa sürede kaldıramayacağı boyutlarda oluşabilir ki bu da mal alışı, ücret ödemeleri gibi şirketin rutin işleyişini zora sokacak durumlara sebep olabilir.
Her şirketin işleyiş biçimi, işlem hacmi, hukuki gereklilikleri gibi pek çok farklı ayırım içerisinde çeşitli mali risklere maruz kalacağı kesindir. Burada önemli olan, kontrol noktalarının sıklığı değil, işlevsel ve sonuca yönelik şekilde belirlenmesi aynı zamanda sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasını sağlamaktır. Mali Riskler, sadece şirketlerin hareket kabiliyetini kısıtlamaz, aynı zamanda faaliyetlerine son vermesine sebep olabilir.
Kontrollerin uzun vadede şirket içinde bir yaşam biçimine dönerek, standartlaştırılabilmesi ise, şirketin iç denetim faaliyetlerine imkan veren bir duruma gelmesini sağlayacaktır.
Kaynak : İstanbul İşletme Ensitüsü
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle