Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk/10. bölüm/Reşit Bey orduyu ızlâle teşebbüs ediyor
Kâzım Paşa, bu mütâlaatı dinledikten sonra, Türkiye’nin, Garp Cephesi’nden başka şarkta, cenupta, merkezde dahi orduları vardır. Bu orduların başında ve içinde büyük kıymette ve kudrette kumandanlar ve zâbitler vardır, bütün bunlarla beraber bir millet vardır; diyerek kendilerini sakin ve mutedil bir vaziyete ircâ’a çalışmıştı.
Efendiler, Reşit Bey, Meclis’te hararetli telkinat ve teşebbüsâtta bulunuyordu. Bir gün, Meclis’te, kırk elli kadar mebus toplanmış. Bunlar, cephe hakkında bazı şüpheler varmış, Heyet- i Vekile’yi davet ederek, bunu anlamak istiyormuş. Bolu Mebusu bulunan merhum Yusuf İzzet Paşa, bu vaziyeti ve ictimâ eden mebusların arzusunu bir mektupla bana bildirdi. Ben, hâl-i ictimâda bulunan Heyet-i Vekile nezdinde bulunuyordum. Heyet-i Vekile, bu suretle ictimâ eden mebusların herhangi bir meseleyi istîzâh için hükümeti davet etmesi usûle muvâfık değildir, kabul edemeyiz, dedi. Ben, bu kararı, yine Yusuf İzzet Paşa vasıtasıyla tebliğ etmekle beraber şahsî mütâlaam olarak ilâve ettim ki: “Siz mebussunuz, ben de reisinizim. Herhangi bir mesele hakkında benimle görüşmek isterseniz maa’l-memnuniye kabul ederim.” Benim cevâbımı, Yusuf İzzet Paşa, hâl-i ictimâda bulunanlara tebliğ ettiği vakit, Reşit Bey ayağa kalkarak:
“Efendiler! Bu cevap göğsünüzü kapayın! demektir. Malum-ı âlinizdir ki askerlerin göğüslerinin kapalı bulunması zapt u rapt icabıdır.”
Reşit Bey’in, Reis bizi askerî inzibat altına almak istiyor, demek istediği anlaşılıyor.
Mevzu-i bahis ictimâı tertip eden, bi’t-tabi Reşit Bey ve bazı arkadaşları idi.
Reşit Bey, Ankara’da bulunan İzzet Paşa heyetiyle de yaptığı temas ve mükâlemelere ibtinâ ettirerek; Paşaların İzmir’i, İstanbul’u kurtararak sulh yapılabileceğini söylemek üzere geldikleri halde, tevkif edildikleri noktası üzerinde, bir cereyân da uyandırmıştı.
22 Kânunuevvel 336 günü, Reşit Bey’i ve vekillerden ve mebuslardan on beş kadar arkadaşı hükümetteki daireye davet ettim. Bu arkadaşlar meyânında, Celâl Bey, Kâzım Paşa, Eyüp Sabri Bey, Adnan Bey, Vehbi Bey, Hasan Fehmi Bey, İhsan Bey, Kılıç Ali Bey, Yusuf İzzet ve Emir Paşalar vardı. Fevzi Paşa Hazretleri de hazır bulundu. Bu heyete, mevzu-i bahis meselenin bütün silsile-i cereyânını, icap eden vesâiki da irâe suretiyle, açık bir tarzda izah ettim. Reşit Bey, söylediklerimin hiçbirini inkâr etmedi. Düşman tecavüzatına karşı yegâne kuvvetin, Ethem Bey’in kuvveti olduğunu ve bizim teşkil ettiğimiz fırkaların çil yavrusu gibi dağılacaklarını beyan ederek her halde Ethem Bey kuvvetinin tezyîd ve takviyesine ihtiyaç olduğunu bildirdi. Cevâben dedim ki: “Ethem Bey’in şahsen taht-ı tesirinde olarak kullanabileceği kuvvetin azamî miktarı bin iki yüz, iki bin kişiden ibaret olabilir. Bu tezyîd olunursa, inzibatsızlıktan dağılıp sebeb-i felâket olur. Her halde, mukadderât-ı memleketin, şahsa merbût kuvvetlere değil, ancak Büyük Millet Meclisi’nin kavânînine tâbi kıtaat-ı muntazamaya tevdî edilmesi lâzımdır. Kuvâ-yı Seyyare, muayyen bir kadro dahilinde verilen evâmire tamamen itaat ve inkıyâd eylemek şartıyla istifadeli olabilir.”
Reşit Bey, serd olunan hakayıkı teslim eder gibi bir vaz’ aldı. Bunun üzerine, son bir teşebbüs olmak üzere, Reşit Bey’in bazı arkadaşlarla beraber kardeşlerinin yanına gidip icrâ-yı nasâyih eylemesi kabul edildi.
Bundan sonra, hall-i mesele için şimdiye kadar yaptığım şahsî teşebbüsâta da hitam vereceğimi heyete beyan ettim. Heyet, Kuvve-i Seyyare’ye, Hükümet’in son ve kat’î metâlibi olmak üzere şu hususâtı tebliğ edecekti:
1– Kuvve-i Seyyare, diğer kıtaat misillû emir ve kumandaya tamamen tebaiyet ve kanun haricinde her türlü taşkınlıklardan tevakki edecektir.
2– Kuvve-i Seyyare, tezyîd-i kuvvet için kendiliğinden hiçbir yerde, hiçbir suretle adam toplamayacak ve bu maksatla gönderdiği adamların faaliyetine derhal hitam verecektir. Efrâd ihtiyacı, kıtaatı sâire misillû, vâki olacak mürâcaat üzerine Cephe Kumandanlığı’nca temîn edilecektir.
3– Kuvve-i Seyyare, firârilerini derdest ettirmek için doğrudan doğruya adamlar tayin ve i’zâm etmeyecek, firârîleri, diğer kıtaatın olduğu gibi Cephe Kumandanlığı’mca takip ve derdest ettirilecektir.
4– Kuvve-i Seyyare mensubîninin ailelerine bakmak üzere bazı yerlerde bulundurduğu irtibat zâbitlerinin şahısları, hükümetçe ma’lûm olacak ve bu irtibat zâbitleri yedinde bulunacak şifrenin bir sureti de bize tevdî edilecektir.
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle