Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk/20. bölüm/Vesika 131-140
Vesika 131
TAMİM
Müstaceldir |
Sivas, 4 Teşrinievvel 35 |
Kolordulara
Vali ve Mutasarrıflara
Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine (Karahisar, Gümüşhane, Rize, Giresun, Ordu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i İdârelerine)
Bugün yeni kabine ile makine başında muhabereye devam edilmiştir. Kabine dünkü tekâlifimiz hakkında beyanname ve nizamnamemizin muhteviyâtını istîzâh etti. İcap eden ma’lumât ve izâhât verildi. Heyet-i vükelâca ba’de’l-müzakere bu gece cevap verileceği bildirildi. Binâenaleyh netice-i kat’iyeye kadar kemâ fi’s-sâbık muhhaberât-ı resmiyeye hiçbir taraftan girişilmemesi lüzumu Heyet-i Temsiliye kararıyla ta’mîmen tebliğ ve ricâ olunur.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi namına
Mustafa Kemal
Vesika 132
Sivas, 5.10.35
Makam-ı Sadaret-i Uzmâ’ya
4 Teşrinievvel 335 tarihli cevâbî telgrafname-i sadaret penâ hîleri muhteviyâtına nazaran Cemiyetimiz Heyet-i Temsiliyesi’nin vuku bulmuş olan ma’rûzât ve tekâlifinin tamamen tasvip ve kabul buyurulmuş olduğu kemal-i şükranla anlaşıldı. Ancak taraf-ı âcizânemizden taahhüt edilmesini talep buyurduğunuz nikat hakkında ber-vech-i âti izâhâtta bulunmaklığımıza müsaade-i samilerini ricâ ederiz: Hükümetin rehber-i harekâtının ahkâm-ı kanuniyeye tamamen riayet olması tabii olup heyet-i âcizânemizce de bunun tecellisini temîn etmek yegâne gayedir. Son zamanda hâdis olan ahvâl-i gayr-i tabiiye ve gayr-i kanuniyenin âmil ve müsebbibi Ferit Paşa Kabinesi idi. Bu husus mezkûr kabinenin sukutuyla heyet-i celîlelerince ahkâm-ı kanuniye dairesinde hareket ve Ferit Paşa Kabinesi tarafından ika’ edilmiş gayr-i meşrû’ ef’âl ve harekât esbâb ve müvellidatının ref’i için icap eden tedâbîr-i kat’iye ittihâz buyurulduğu takdirde bizatihi zâil ve bu yüzden vukuu melhuz mehâzîr ve devamı muhtemel harekâta sebebiyet verilmemiş olur. Cemiyetimizin heyet-i vükelâ-yı hâzıraya ahkâm-ı kanuniye dairesinde her türlü taahhüdât ve müzaherette bulunabilmesi için evvelâ hükümetin meşrû’ ve kanunî olan teşkilât-ı milliyemizi hüsn-i kabul eylediğini sarîh ve kat’î bir lisanla ifade buyurması lâzımdır. Aksi takdirde cemiyetimizle hükümet-i merkeziye arasında emniyet ve samimiyet-i mütekabilenin husûl bulduğu meşkûk kalacak ve bi’n-netice mütebâyin harekât ve teşebbüsâtın zuhûru melhuz bulunacaktır.
Pâyitaht ile Anadolu’yu yekdiğerinden tefrîka heyet-i âcizânemiz ve mümessilleri bulunduğumuz efrâd-ı millet sebebiyet vermiş olmayıp bilakis hükümet-i sâbıkanın Paris Sulh Konferansı’nda vilâyât-ı şarkiyenin bi’t-tamam vâsi bir muhtariyeti hâiz Ermenistan olmak üzere kabulü ve Toros hudud-ı Osmaniye gösterilerek iki üç vilâyetin camia-i Osmaniye haricine bırakılması ve pâyitaht ve vilâyâtımızın ekserî yerlerinde mütareke ahkâmı hilâfına birçok işgallere ve haysiyet ve istiklâl-i devlet ve milleti muhil ahvâle seyirci kalması ve mevcudiyet-i milliyesini muhafaza azm-i dindarânesiyle hukuk-ı mukaddesesini müdafaaya kıyâm eden Kongre azasının eşkıya çetesi gibi tenkîli maksadıyla Mamuretülaziz vilâyetinde birtakım eşkıya cem’ine bi’t-tevessül Sivas ve Mamuretülâziz vilâyetleri ahalisi arasında mukatele esbâbını ihzâr emrini veren hükümet-i sâbıkanın icrââtı gayr-i meşrû’ası olmuştur. Aksâm-ı memâlik-i Osmaniye’nin işgali tehlikesine gelince, teşkilât-ı milliye izhâr-ı mevcudiyet eylediği günden beri hiçbir işgal vâki olmadığı gibi bilakis Ferit Paşa Kabinesi’nin müsamaha ve seyyiâtı neticesi olmak üzere ahkâm-ı mütarekeye mugayir olarak işgal edilen Merzifon ve Samsun gibi yerlerimiz tahliye edilmiştir. Binâenaleyh vahdet-i mülkiyeyi heyet-i âcizânemiz değil, hükümet-i sâbıkanın ihlâl eylediği müstağni-i arz u beyandır, tarafımızdan hiçbir daire-i resmiye işgal edilmemiş olduğundan gayr-i vâki bir halin tashihi gayr-i vâriddir. Ecânib ile vâki olan münasebatımız bir şekl-i siyasî-i resmîde olmayıp Kuvâ-yı Milliye’miz aleyhinde hükümet-i sâbıkanın neşriyat-ı vâkıâsının sıhhat veya adem-i sıhhatini tahkik zımnında gelen ve pâyitahtta milletin itimâdına mazhar Kuvâ-yı Milliye’ye müstenid meşrû’ bir hükümet göremeyen Düvel-i ltilâfiye’nin nezdimize ba’s eyledikleri birtakım memûrîn-i siyasiyeleriyle vâki olan temaslardan ibaret olup gayesi âmâl-i milliyeyi teşkilât-ı milliyenin vüs’at ve kudretini, irâde-i milliyenin şümûl ve kat’iyetini yakînen onlara ibrâz ve irâe ile milletimiz hakkında celb-i hürmet ve itimâdı temîne inhisar etmiştir ki bu da Sulh Konferansı’nda mukadderât-ı millet hakkında muzır değil, bilakis birçok netâyic-i müfîde istihsal edeceği âzâde-i şekk ü şüphedir. Meb’ûsan intihâbatı hakkında hükümet-i sâbıkanın verdiği evâmir-i zâhire dairesinde hareket eden hükümetler henüz defâtir-i esasiyeyi bile tanzime yeni başlamış olduklarından intihâbatta ahalinin hürriyetine tecavüz ve müdahale şimdiye kadar maddeten gayr-i kabil olduğu gibi Cemiyetimiz bir fırka-i siyasiye olmadığından ihtirâsât-ı siyasiyeden bi’t-tamam berî bulunacağını ve intihâbatta kat’iyen ahalinin ictihad ve hürriyet-i vicdaniyesine müdahale etmeyeceğini bi’d-defaat beyannameleriyle esasen ilân eylemiştir. Muâmelât-ı hükümete îrâs edilen sekte ancak muhhaberât-ı resmiyenin inkıtaıdır ki bu da milletin eb-i müşfik ve ekremi bulunan pâdişâhına ma’rûzât ve istirhamatım takdime mâni teşkiliyle pâdişâh ve efrâd-ı millet arasında bir sedd-i hâil teşkil eden Ferit Paşa Kabinesi’nin harekât-ı nâ-meşrû’asının netâyic-i zaruriyesindendir.
Şu noktaya da kemâl-i ehemmiyet ve ciddiyetle nazar-ı dikkat- i fahametpenâhilerini celbe mecburuz ki beyânât-ı samilerinde memleketimizde usûl-i meşrûtiyet icabınca hâkimiyet-i milliye câri bulunduğu mezkûr ise de feshinden itibaren Meclisi Meb’ûsan’ın dört ay zarfında ictimâı Kanun-ı Esasî’mizin ahkâm-ı sarîhasından iken bugüne kadar intihâbatın defâtir-i esasiyesi bile tanzim edilmemiştir. Muhtac-ı izah olmadığı vechile dört ay zarfında ictimâı bir mecburiyet-i kanuniye tahtında bulunan Meclis-i Millî’nin şu ana kadar adem-i ictimâı Ferit Paşa Kabinesi’nin açıktan açığa meşrûtiyete bir darbesini ve Kanun-ı Esasî’ye bir tecavüz-i kat’îsini teşkil eder ve Kanun-ı Ceza’nın madde-i mahsusuna tevfîkan bir cinayet addedilerek müsebbibleri hakkında ahkâm-ı kanuniyenin tamamî-i tatbiki hâkimiyet-i milliyeyi kabul ve ahkâm-ı kanuniyenin tatbikini kendisi için bir vazife-i kanuniye addedecek her hükümet-i meşrû’anın ilk vazife-i mukaddesesidir.
Ferit Paşa Kabinesi’nin tevlîd eylemiş bulunduğu bugünkü vaziyet-i gayr-i tabiiyenin adem-i tekerrürü için ilk ma’rûzâtımızda serdine müsaade istirham eylediğimiz âtideki tekâlifin hüsn-i telâkki ve tatbikini temenni eyleriz:
- Meşrû’ ve kanunî olan teşkilât ve teşebbüsât-ı milliyemiz bazı bedhâhân ve bilhassa Ferit Paşa Kabinesi tarafından Bolşeviklik veya İttihatçılık mahiyetinde su-i tefsir ve bu yüzden memleketimiz dahilinde şûriş olduğu ta’mîm ve işâa edilmişti. Bugün millet arasında nifak ve şikak olduğu zehâbında bulunulduğu anlaşılmıştır. Bu şâyialar kat’iyen gayr-i vâriddir. Bilakis memleketimizde her zamandan ziyade asayiş ve huzur olup millet dahi bir kütle-i müttehide halindedir. Bu hakayık bütün cihan nazarında sâbittir. Hükümet-i merkeziye için pek büyük bir kuvve-i maneviye ve bir nokta-i istinâd ehemmiyetinde bulunan bu vaziyete rağmen Ferit Paşa Kabinesi tâ son zamana kadar Anadolu ahvâlini müşevveş ve mûcib-i endişe göstererek milletin cihan nazarında iktisâba başladığı itibar-ı medenîyi izâleye çalışmaktan hâli kalmadı. Binâenaleyh bugün tekmil Anadolu’nun hükümet-i cedîdeden beklediği ilk iş milletin yekvücûd olup sükûn içinde hukuk-ı meşrû’asının müdafaasına çalıştığını ve memleketin hiçbir tarafında muhill-i asayiş hiçbir hal ve hareket mevcut olmadığını ve hususiyle âmâl-i milliyenin tamamıyla haklı ve meşrû’ olduğunu resmî bir beyanname ile cihan efkâr-ı umumiyesine ilân etmektir. Bu suretle milletin teşkil ettiği vahdet-i umumiyeye hükümet de iltihak ederek hiçbir kuvve-i siyasiyemiz bu mübeccel cereyânın haricinde kalmamış olacaktır.
- Hükümet-i sakıtanın tahrikât-ı ihanetkârânesine alet olarak ahaliyiteslîh ve mukateleye sevk eden birtakım rüesâ-yı memurînin mahkeme-i âidesine tevdîi ve harekât-ı meşrû’a-i milliyeye mümânaat ve hıyanet eden bazı vülât-ı sâbıkanın da hizmet-i devlette istihdam olunmamaları ve mahzâ hukuk-ı kanuniye-i milliyeye müzaharet ettiklerinden dolayı azledilenlerin de memuriyetlerine iadeleriyle hak ve adâletin yerine getirilmesi talep ve ricâ olunur.
- Ordunun maneviyatı üzerinde su-i tesir icrâ eden, Harbiye Nezareti’ni âtıl ve gayr-i kadir bir hale getiren iade-i rütbeleri Meclis-i Millî’nin tasdikine iktirân etmemiş olan ve yegâne sebeb-i istihdamları da birtakım esbâb ve mülâhazât-ı sakime-i siyasiyeden ibaret bulunan mütekaidînin derhal asıllarına ircâ’ıyla mühim ve mutena makamât-ı askeriyenin ehil ellere tevdîini ordunun ve devletin selâmeti namına arz ve teklif ederiz.
- Anâsır-ı Islâmiye’yi bir biriyle mukateleye sevk edip milletin harekât-ı meşrû’asını işkâl etmek üzere hükümet-i sâbıkanın vermiş olduğu gayr-i kanunî evâmir-i hainâneyi ait oldukları eşhâsa tebliğ eden, ordunun esrarını muhtevi şifreli muhhaberât-ı askeriyeyi çaldırmak için tertibât ittihâzından ve bilhassa Posta Telgraf Müdüriyet-i Umumiyesi’nde bir hafiye ve casus teşkilâtı vücuda getirmekten çekinmeyen ve bu suretle muhhaberât-ı resmiyenin mahremiyet ve kudsiyet-i kanuniyesini ihlâl eden nuzzâr-ı sâbıkadan Ali Kemal ve Âdil Beylerle Süleyman Şefik Paşa’nın Meclis küşâdında Divan-ı Âli’ye tevdî edilmek üzere hiçbir tarafa firârlarına meydan verilmemesi ve bilhassa Posta ve Telgraf Müdir-i Umumîsi Refik Halid Bey’in derhal tevkifiyle mahkeme-i âidesine tevdîini kanunun masûniyeti ve hukuk-ı milliyenin kudsiyeti namına talep ederiz.
- Gerek İstanbul ve gerekse taşrada harekât-ı meşrû’a-i milliyeye iştirak etmiş veya harekât-ı mezkûreyi tervîc eylemiş olanlar aleyhinde hükümet-i sakıta tarafından başlanılmış olan takibat ve tazyikat-ı keyfiyeye nihayet verilmesi kanuna istinâden ve kemâl-i ehemmiyetle talep ve ricâ olunur.
- Bidayette İtilâf Hükûmâtı’nın sırf kendi askerî nokta-i nazarlarından vaz’ u ikamesi teklif ve Hükümet-i Osmaniye tarafından deruhde olunan Dersaadet matbûat sansürünün birçok sebep ve bahanelerle evvelâ İtilâf kontrolü ve bi’l-âhire mezkûr Mütelifîn tarafından kable’t-tab’ı sansüre iştirak edilmesi suretindeki müdâhalât ile nüfûz-ı hükümetin zevâli ve sâbık kabinenin de bu ecnebi kuvvetinden nâmeşrû’ istifadesi yüzünden bugün matbûat milletin âmâl-i meşrû’asını izhâr ve hukuk-ı mukaddesesini müdafaa edemeyecek bir hâl-i elîme gelmiş ve bunun bütün mes’ûliyet-i maddiye ve maneviyesi hükümetin dûş-ı tahammülüne yüklenmiştir. Binâenaleyh Osmanlı Hükümeti’nce Kanun-ı Esasî’ye mugayir olan bu hale resmen bir nihayet verilmesini ve şayet Düvel-i itilâfiye tarafından kendi nokta-i nazarından askerî sansüre devamda ısrar olunacak olursa bu sansürün Hükümet-i Osmaniye Matbûat-ı Umumiye Müdüriyeti’nin murakabe-i kat’iyesi altında olmak üzere hutût-ı esasiyesi muayyen ve Dersaadet matbûatınca ma’lûm şerâit dairesinde Mütelifîn tarafından icrasına müsaade ile Hükümet-i Osmaniye’nin efkâr-ı umumiye-i millet karşısında sansür mes’ûliyetinden tahlîsini arz ve teklif eyleriz. Ma’rûzât ve tekâlif-i mesrûdeye milleti tatmîn edecek cevâb-ı sarîh ve muvâfık ita buyurulacağı zamana kadar temîn-i makasid-i milliye için milletçe ittihâz edilmiş olan tedâbîr-i fiiliyeye kemakân devamı zaruretinde kalınacağını bi’l-cümle vilâyât ve müstakil elviye ile mülhakatından aldığımız kararlar üzerine kemâl-i kat’iyetle arz eyleriz.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi namına
Mustafa Kemal
Vesika 133
— Yunus Nadi Bey zât-ı devletinizle görüşmek istiyor efendim.
— Harbiye telgrafhanesinde makine başında hazırım.
— Yunus Nadi ve yanında Nâzır Paşa’nın yaveri Cevat Rifat Bey vardır efendim. Nâzır Paşa’yı istediler mi yoksa.
— Kendileriyle şimdi görüşürüz. Yalnız beni telgrafa davet ettikleri zaman Nâzır Paşa istiyor demişlerdi. Davet eden Nâzır Paşa mıdır yoksa zât-ı âlileri mi?
— Nâzır Paşa’nın müsaadesiyle ve yaveri vasıtasıyla Harbiye merkezinden zât-ı devletlerini aradık, bundan galattır efendim.
— Teşekkür ederim buyurun.
Yunus Nadi Bey ile muhabere
İrade-i milliyenin hâkimiyet-i milleti infaz etmesi netice-i meşkûresi olarak meydana gelen takallüb üzerine burada teşekkül eden hükümetle teşkilât-ı milliye arasında aheng-i ittihat husûlünün gecikmeyeceğine hükmetmiş idim. Tahkikatım neticesinde henüz bir iki noktada ihtilâf bulunduğunu anladım. Bu ahengin teehhürü husûlü dahilen ve haricen iyi olmayacağı cihetle bazı ma’rûzâtta bulunmayı vazife addettim. Evvelâ: Bu hükümete dahil bulunan bazı zevâtın mücerred hükümet-i sakıtaya iştiraklerinden dolayı su-i nazarla görülmelerine mahal yoktur. Hükümet-i sakıtanın faal uzuvları Sadrazam, Dahiliye ve Hariciye Nâzırlarından ibaret gibi idi. Diğerlerinin ekseriyetle namuslarından ve vatanperverliklerinden iştibâha mahal olmayarak hatta onların hükümet-i sakıta içinde bulunmaları belki daha ziyade bizim işimize yaramakta idi. Nitekim Abuk Ahmet Paşa ile bendeniz hâl-i temasta idim. Kendisi teşkilât ve harekât-ı milliyeye bütün mevcudiyetiyle merbût olmaktan bir an bile fâriğ kalmamış ve hatta son defa Kabine’nin ıskatında müessir bir âmil rolünü oynamıştır. Zaten bendenizin takdirime göre bu hükümet şimdiki şekilde nihayet sür’atle yapılması kendisince dahi matlûb olan intihâbat-ı teşriiye neticesine kadar devam edebilecek intikal devresi hükümetidir. Bizim de asıl maksadımız olan bu gayenin bir an evvel temînine hâil olacak bir mahzur olmadığı takdirde bizim de olanca himmet ve gayretimizi o ümniyenin temînine hasreylemekliğimiz pek muvâfık olacaktır mütâlaasındayım. Yâr u ağyâr nazarında buhranın temâdi ediyor görünmemesi lâzım gelen bir zamanda yaşadığımız hissi de, o mütâlaayı müeyyit ve müekkiddir. Hükümet-i hâzıra şimdiki şekliyle emel ve metâlib-i milliyenin kâffesini hüsn-i telâkki etmek ve hüsn-i intâcına da sa’y eylemek hususunda en ufak şüpheye mahal vermemektedir. Hususiyle Cemal ve Abuk Paşalar gibi zevâtın hükümette teşkilât-ı milliyenin bir murahhası ve kâfili gibi telâkki olunmalarında tereddüde mahal yoktur. İkinci mesele de:
Eşhâsa taalluk eden kısımdır ki bunda bütün hissiyâtım sizlerle beraber olmakla beraber ben de biraz itidal tavsiyesine cesaret edeceğim. irâde-i milliyenin muvaffakiyet-i azimkârânesi umumen ve pek amîk tesirât husûle getirmiştir. Bu tesirâtın bazılarınca müntakimâne harekât gibi telâkki ve tefsir olunabilecek icrâât ile velev ki en hafif surette şaibedar olmaktan masûn bulundurulması bendenizce mühim bir noktadır. Sukut edenler yalnız maddeten değil manen de sukut etmişlerdir. Onların yeniden ika-ı mazarrat edememeleri taht-ı temînde bulunduruldukça mücazât-ı müterettibelerini kanuna bırakmak teşkilât-ı milliyenin memlekette eskilerinden bambaşka bir devr-i vakar ve adâlet açmakta olduğu fikrini teyid ve takrir eyleyecektir. Millete hıyanet edenlerin cezasız kalmaması hususunda ittifak etmeyecek kimse bulunamaz ve hainliğin cezasız kalmayacağında bendeniz şahsen eminim. Mesele onu da şimdilik kanunun darbe-i tehdit ve te’dîbine havale ediyormuşuz gibi görünmekte maslahat ve menfaat görüyorum. Erkânıyla vuku bulan temaslarımda heyet-i hâzıra-i hükümet teşkilât-ı milliye metâlibinin tamamen icrâ ve infazına azmetmiş olduğu müstebân oluyor.
Harbiye Nâzırı Cemal Paşa bugün neşredilecek beyannamede bu cihetin zaten kâfi derecede musarrah olduğunu ve ancak beyanname lisan-ı resmî-i hükümetle yazıldığına göre her taraf nazar-ı dikkate alınarak derc edilmiş sûrî birkaç kelimeye atf-ı ehemmiyet olunmaması lâzım geldiğini beyan eyledi. Ve bilhassa sadr-ı cedîd heyet-i hükümet her türlü su-i tefehhümü bertaraf edecek bir vaziyetin suret-i kat’iyede temîn-i idâmesi için teşkilât-ı milliye erkânının irâe edeceği bir heyetle doğrudan doğruya temas etmeleri arzu-yı samimîsini izhâr ediyor. Hulâsa hâlen bendenizin en ziyade lâzım addettiğim cihet buhranın gayr-i münhal ve müşevveş bir vaziyette temâdi etmemesinden ibarettir. Bu ciheti acilen temîn edebilirsek pek muvâfık olacaktır. Mütâlaa-i âlilerine intizâren arz-ı ihtiram eylerim.
6.10.35
Yunus Nadi
Vesika 134
TAMİM
Gayet aceledir |
6 Teşrinievvel 35 |
İzmit, Adapazarı, Bilecik, Bursa, Eskişehir, Ankara, Kütahya, Kengırı, Afyonkarahisar, Denizli, Antalya, Konya, Burdur, Kastamonu, Bolu, Sinop, Samsun, Trabzon, Giresun, Rize, Niğde, Kayseri, Harput, Diyarbekir, Bitlis vilâyet, liva ve kazalarına.
Bugün yeni kabine makine başında Heyet-i Temsiliye’mizle bi’l-vasıta bazı muhhaberâtta bulunmuştur. Kabine’nin muhte viyâtı malûmumuz olmayan bir beyanname neşredeceği anlaşılmıştır. Metâlib-i milliyeyi tervîc ettiğini henüz kat’î olarak bildirmemiş olan Kabine’nin her ne suretle olursa olsun bi’l-cümle tebligatının kemâ fi’s-sâbık iş’âr-ı ahîre değin telgrafhanelerce alınmaması hususundaki tedâbîrin ehemmiyet ve dikkatle idâmesi lüzumu tebliğ olunur.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi namına
Mustafa Kemal
Vesika 135
Sivas’ta Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine
Nazır Paşa odası 7/8 Teşrinievvel 335
C:
- Zât-ı devletlerine ve rüfeka-yı kirâma âcizleri hâr ve samimî teşekkürâtımı takdim ile kesb-i mübahat eylerim. Kabine aza-yı kirâmı bu hiss-i hürmette tamamen müşterek ve Sadrazam Paşa Hazretleri gözlerinizden öperler.
- Teşkilât nokta-i nazarından vuku bulacak servis tarzındaki muhhaberâta Kabine müsaade etmiştir.
- Ahalinin efkârını tatmîn için beyannamenin tesrî’-i neşrine zaruret hâsıl olmuş ve nikat-ı lâzimeye dikkat olunmuştur.
- Zât-ı hazret-i pâdişâhîye yazılacak ma’rûzât ile tebligat suretine ait Kabine mütâlaasını almak mevâîd-i devletlerinin icrasına başlandığını gösterir Bu hal mûcib-i fahrim oldu. Yeni İntihab-ı Meb’ûsan Kanunu intihap zamanını kısaltmak ve meb’ûs adedini azaltmamak ve tarz-ı intihâbı kolaylaştırmak esasına müstenidtir. Bu esaslara göre intihap bu ay gayesinde hitam bulacaktır. Zât-ı devletlerine ve rüfeka-yı kirâma hürmet-i kâmilemin takdimine müsaade buyurulmasını ricâ ederim.
Harbiye Nâzırı
Cemal
Vesika 136
Harbiye Nâzırı Cemal Paşa Hazretlerine
Şifre
C: 7/8 Teşrinievvel 335
- İltifat-ı devletleri rüfeka-yı âcizânemce mûcib-i şükran oldu. Ve bi’l-mukabele gerek Sadrazam Paşa Hazretlerine ve gerekse Kabine aza-yı kirâmına arz-ı tevkirat ederiz.
- Gerek hutût-ı esasiyemizi teşkil eden metâlib-i umumiye- i milliye ve gerekse maksad-ı mukaddese bir an evvel vusûlü teshîl edecek teferruat-ı lâzime üzerinde hükümet-i milletle hüsn-i itilâf ettirmek hususundaki delâlet ve gayret-i hamiyetkârânelerinden dolayı da zât-ı devletlerine umum arkadaşlar namına arz-ı şükran ederim efendim.
8.10.35 |
Mustafa Kemal |
Vesika 137
Beyanname
Haricî ve dahilî felâketlerin tehdidi altında hukuk-ı tabii yesiyle mukaddesâtının mahfuziyetini temîn gayesi etrafına toplanan büyük milletimiz, bugüne kadar hâkimiyet-i milliyeyi ayaklar altına alan birkaç şahsın husûmet-i hainânesi karşısında kalmıştı. Millete istinâd edememek itibariyle hadd-i zâtinde hiçbir kuvvet ve ehemmiyeti olmayan eşhâs-ı mezkûrenin her nasılsa re’s-i kâra gelmiş bir hükümet şeklinde olması, bu mahiyetinden bir ehemmiyet-i resmiye almasını intâc ediyordu. Bu sebeple şimdiye kadar milletin vahdet-i maneviyesi noksansız olmakla beraber, hükümet-i merkeziyenin bu vahdet-i milliyeye dahil olmamış bulunması yâr u ağyâra karşı milletin değil fakat devletin vahdet-i umumiyesini nâ-tamam olarak gösteriyordu. Lâkin bugün Cenâb-ı Hakk’a ve kendi hakkına istinâd eden büyük milletimizin gösterdiği iman-ı mutlak karşısında hâiller sukut edip nihayet aynı gaye-i istihlâs etrafında devletimizin de vahdet-i umumiyesi tamam oldu. Bu muvaffakiyet-i milliye iki safhada tecelli etti: Bunların birincisi milletin âmâl-i meşrû’asına kesb-i ıttılâ eden hilâfet-penâh efendimizin Ferit Paşa Kabinesi’ni derhal ıskatıyla ve ikincisi de, Ali Rıza Paşa Hazretleri riyâsetinde teşekkül eden yeni heyet-i vükelâ tarafından âmâl-i milliyemizin meşrû’iyeti ve Kuvâ-yı Milliye’nin hâkimiyeti esâsâtı kabul edilerek milletle hükümet arasında bir itilâf-ı tâm olmasıyla tahakkuk etti. Bu itilâfa binâen bugünden itibaren bütün teşkilât-ı milliye ve Heyet-i Temsiliye’miz, her iki tarafça müşterek ve bütün milletçe mültezem nikat-ı nazarımızın temîniyle âmâl-i milliyemizin istihsalinde yeni heyet-i vükelâya müzâhir ve muâvin olacak ve muhhaberât-ı resmiye üzerine mevzu olan memnuiyeti ref’ edecektir. Bu vazifenin ifasında teşkilâtımız hiçbir yerde hiçbir kimse tarafından hükümetin vazaif ve icrâât-ı kanuniyesine karşı hiçbir müdahaleye kat’iyen meydan vermeyecek ve bu suretle teşkilât-ı milliyenin bütün hedef-i mesâi ve faaliyeti, vatanın emr-i istihlâsında mütemerkiz kalacaktır. İstihlâsın bu istihsalinde hükümetin vezâif-i resmiyesine mukabil milletin de pek büyük ve pek mübrem vezâif-i milliyesi olduğunu nazar-ı itibara alan cemiyetimiz, hükümetçe musaddak olan nizamnamesi ahkâmına tevfîkan teşkilât-ı umumiyesini taazzuv ettirerek vezâif-i milliyenin intizam-ı ifasını temîn etmeyi elzem addetmektedir ve esasen bu büyük ve millî gayeden başka hiçbir maksat takip etmeyen heyetimiz, her türlü menâfi-i şahsiyeden ve fırka ihtirâsâtından da münezzeh olduğundan, ilân etmiş olduğu esâsât-ı milliyeden hiçbir sebep ve bahane ile hiçbir zaman inhirâf etmeyecek ve en büyük hisse-i faaliyetini Kuvâ-yı Milliye’nin şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da asayiş ve sükûn-ı tâm içinde tevziine hasredecektir ve en mühlik şerâit-i tarihiye altında bile vakar-ı millîsinden ve herkesin hukukuna riayetteki hasail-i mevrûsesinden zerre kadar ayrılmamış olan milletimizin bundan sonra da aynı tarz ve harekette sâbit kalacağından ve bu suretle bu mübarek topraklara sahip olmaktaki liyakat-i medeniyesini bütün cihana tasdik ettireceğinde şüphe yoktur.
7 Teşrinievvel 35 |
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk |
Vesika 138
7 Teşrinievvel 335
Südde-i seniye-i hilâfetpenâhiye
Sada-yi milleti boğmak suretiyle memleketin her tarafından yüksek feryâd-ı umumînin hâk-i pây-i şâhânelerine vusûlünü men’ ederek hem milletini, hem pâdişâhını iğfal etmekten çekinmemiş olan sâbık kabinenin mürâcaat ve şikâyet-i milliye üzerine ıskatıyla yerine metâlib-i milliye dairesinde temşiyet-i umûr edecek bir heyet-i vükelâ ikame buyurulması, milletin südde-i seniyelerine karşı olan ubûdiyet ve sadakat-i mevrû sesini teyid etmiş olmakla şükran-ı umumîyi bütün millet-i mutîaları namına atebe-i felek-mertebe-i şehriyarilerine ref’e cür’etyâb oluruz. Katıbe-i ahvâlde emr ü ferman şevketlû, mehâbetlû hilâfetpenâh efendimiz hazretlerinindir.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi namına
Mustafa Kemal
Vesika 139
Bâbıâli 8 Teşrinievvel 35
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi’ne
7 Teşrinievvel 35 tarihiyle atebe-i ulyâ-yı mülûkâneye takdim olunan telgrafname manzûr-ı âli buyurularak zat ve makam- ı akdes-i şâhânelerine karşı millet-i sadıkaları namına teyid edilen hissiyât-ı sadakatkârî mûcib-i memnuniyet-i cenâb-ı şehriyarî olmuş ve devlet ve milletin karîben selâmet ve saadete vusûlüne dua buyrulmuş olduğu tebliğ olunur.
Sadrazam
Ali Rıza
Vesika 140
Erzurum, 8.10.35
Sivas’ta Üçüncü Kolordu Kumandanlığı’na
Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine: Heyet-i Temsiliye namına ta’mîm buyurulan 6 Teşrinievvel 35 tarihli telgrafnamede Heyet-i Temsiliye ricâlinin kabineye ve yüksek makam ve memuriyetlere girmesi hakkındaki şâyiat red ve tekzîb olunmakla beraber kat’iyen böyle bir emel ve davete mümâşât olunmayacağı da beyan ediliyor ki bunun her tarafta tesirât-ı hasenesi görülecek ve şüphesiz ki düşman ruhlu insanların ilk evvel aleyhimizde kullanacağı silâhlardan biri böylelikle kırılmış olacaktır.
Bu bâbda hassaten arz-ı takdirat eylerim. Fakat bu güzel azim ve kararın şimdiye kadar bizde görülmüş tecârib ve netâyicine nazaran daha şümûllü olmasını da hassaten arz ve mütâlaa eylerim. Burada da zât-ı devletleriyle bilhassa görüşüldüğü ve kat’iyetle takarrür eylediği vechile Heyet-i Temsiliye’den zât-ı samileriyle Rauf Beyefendi’nin ve bu kıbâlde olan zevât-ı müessire-i âliyenin meb’ûs olduktan sonra da bir vechile hükümete karışmayarak daima Meclis-i Millî’deki grubun re’s ve rolünde nâfiz ve kabinenin şekil ve terkibi ve ricâlinin kıymet ve hüviyeti ne olursa olsun daima Meclis-i Millî içinde nâfiz ve murakıp bulunmağı en mühim bir hadise-i muvaffakiyet ve elzemü’t-tatbik bir karar addeylerim. Ancak bu suretle hükümet daima milletin murakabesi altında kalarak gerek hükümet ve gerekse â’yânı ve saray muvazeneti karşısında milletin ruh ve âmâli her taraftan asla inhirâf ettirilmemiş ve tehlikeli ifratlara da meydan verilmemiş olur. Bir emelin ve bir grubun en yüksek ve en muktedir tanınmış ricâli kendi daire-i hizbinden çıkıp da hükümet işine karışınca Meclis-i Millî daima zayıf kalmış ve müteaddit cereyânlar karşısında ya sürüklenmiş veyahut parçalanmıştır. Vatan ve milletin felâh-ı tâmmı şiddetle mevzu-i bahis olan bu devirde işbu ma’rûzâtım etrafında muhabbet ve kat’î bir karar ile mücehhez bulunmamızı kemâl-i hürmetle istirham eylerim.
K.O. 15 K.
Kâzım Karabekir
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle