Mustafa Kemal Atatürk - Vesika 231-240
Vesika 231
29/30.1.36
Ankara K, O. 20 K.
Rauf Bey’e:
Riyâset meselesinde meb’ûsların beğendiklerini yapmaya hakları tabiidir. Kezalik benim riyâsetimi mevzu-i bahis ederek muvaffak olamamak Kuvâ-yı Milliye’nin zaafını ima edebileceğinden muvaffakiyet temîn edilmedikçe hiç teşebbüs etmemek evlâdır. Serd buyurulan mehâzîr evvelce etrafı ile düşünülen şeylerdir. Reisin mutlaka İstanbul’da bulunması lüzumlu görülürse ba’de’l-intihâb benim riyâsetten istifa etmekliğim kabildi. Benim riyâsetimi mevzu-i bahis eden esbâb, Kuvâ-yı Milliye’nin millet tarafından kabul edildiğini teyid etmek, meclis fesholunduğu halde riyâsete ait vezâif-i emniyetle ifa eylemek, hayatımızla gayr-i kabil-i telif bir sulh teklifi karşısında kıyâm-ı millî yapılırsa riyâset vaziyetiyle milletin maddî ve manevî bütün kuvvetlerini müdafaaya tevcîh etmek mülâhazaları idi. Mütâlaanızdan müdafaa-i milliyeye taalluk eden bu esbâbın bugün İstanbul muhîtinde şâyân-ı ihmal addolunduğu anlaşılıyor. Halbuki nâzırların cebren ıskatı, meb’ûsların tevkifi ve sâire gibi ahvâlden Kuvâ-yı Milliye aleyhdârlığı, meclisin feshi ihtimali ve müdafaa-i milliyeye teşebbüs zamanı karîb olduğunu zannediyoruz. Eğer nokta-i nazarda isabet etmemekten müdafaa-i milliyede hâlen ve âtiyen noksan hâsıl olursa mes’ûliyet hata edenlere ait olur. Şahsen benim bu hususta müstağni olduğumu temîne hacet yoktur zannındayım.
Mustafa Kemal
Vesika 232
Beşiktaş, 27.1.36
- O. 20 Kumandanlığı’na
C; 27.1.36 iki şifreye;
Heyet-i Temsiliye’ye: Hadise hakkındaki nikat-ı nazarınızda tamamen müşterekiz. Kabine bidayette kâmilen istifayı düşünmüş fakat mecliste bir ekseriyet grubu taayyün edip de bunun itimâdına müstenid bir vaziyet husûlünden evvel çekilmeyi memlekette anarşi olur korkusuyla yapmamıştır. Meclisin bugünkü vaziyeti ise değil bu kadar nazik bir meseleyi, hatta bir grup için fevka’l-beşer müşkilât ve mesâi ile çalışıyoruz. Geldiğimiz günden beri bir Ahd-i Millî ictimâı karşısında bulunduk. Buradaki meb’ûslar bütün milletin müştereken Maraş havalisine dair meclise gelen telgrafları bile heyet-i umumiyede okumaya müsait değildir. Çünkü henüz grup yoktur. Divan-ı riyâset intihâbı yapılmamıştır. Olduğu gibi bizim esâsâta sülûke akall-i kalîl olsun bir kısmın muhâlif çıkacaklarını hissettikleri için Meclis-i Milli’nin heyeti umumiyesinin kabul edebileceği esâsâtı kaleme almışlar ve bunu imza altına alarak bir mukavele “pakt” şekline sokmuşlardır, ictimâ hususunun heyet-i umumiyesinde bizim formülü teklif ederek işi yeniden encümene havale suretiyle ve bizim de iştirakimizle arzumuz dahilinde bir formül yaptık. Bir taraftan da grup için uğraşıyoruz. Harbiye Nâzırı meselesinin meclisçe nazar-ı dikkate alınmasını hükümet de münasip görüyor. (...) 1er on Şubatta açılacak (...) meb’ûsan in’ikadına kadar (...) lere bir emr-i vâki yaptırmamak için (...) lere mümâşâtkâr davranmadığımızı tavsiye ediyorlar. Aksi takdirde (...) hükümeti için emr-i vâkiin bir şeref ve haysiyet meselesi olacağına binâen Meclis-i Meb’ûsanlarının onu kabulde zaruret görebileceği tehlikesinin mevcut olduğunu söylüyorlar. Harbiye Nezareti’ne Kavaklı Fevzi Paşa’nın tayini hükümetçe mukarrerdir. Taahhüdât meselesini bu zatla halledeceğiz. Toplanacak yer şöyle dursun henüz başımızı sokacak bir dam altı bulamadığımızın ve İstanbul’un vaziyet ve vesâitsizliğinin ve en buhranlı bir zaman içinde çalışmak mecburiyetinde bulunduğumuzun rüfeka-yı muhteremece nazar-ı dikkate alınmasını hasseten istirham eyler ve mesâi-i müşterekemizde Cenâb-ı Hakk’ın inayet ve tevfîkat-ı sübhaniyesini tazarru eyleriz. (Rauf).
Çanakkale Mevki-i Müstahkem Kumandanı
Şevket
Vesika 233
Şifre halli |
Beşiktaş, 6.2.36 |
Ankara K. O. 20 Kumandan Vekili Mahmut Beyefendi’ye
1– Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine: Dün akşam Salih Paşa ile görüştüm. Kabine hakkında makam-ı riyâsette mahremâne icrâ edilen müdâvele-i efkârdan kabinenin haberdâr olduğunu anladım. Yalnız zât-ı devletlerine bildirdiğimiz esâmiden de ma’lumâtları var. İçimizden birisinin söylediği anlaşılıyor. Salih Paşa’nın bildirdiğine göre Sadrazam kabinesinde hiçbir ta’dîlât yapmadan meclis huzuruna gelecek ve bilâ-kayd ü şart itimat taleb eyleyecektir. Mükerrer istirhamatımıza rağmen Fevzi Paşa’nın Harbiye Nâzırı yapılmaması bu fikri müeyyitdir. Dün öğleden sonra Harbiye Nâzır-ı Sâbıkı Cemal Paşa da Sadrazam’ın arkadaşlarına söz vermiş olması cihetiyle itimat reyi almadan tasfiye yapamayacağını ve fakat itimat aldıktan üç gün sonra istifa ederek yeni kabinesini teşkil edeceğini söylemiş. Kendisine Reşat Hikmet Bey’e söylemesini ihbar ve fakat bu şekilde itimat alacağını ihsâs eyledik. Halbuki Salih Paşa böyle bir tasfiyeye de tarafdâr olmadığını yalnız Evkaf ve Nafia Nezaretlerinde bir tebeddül yapabileceğini Dahiliye Nâzırı’nın muhakkak kabinede kalacağını söyledi. Bugün hususî ictimâ ile kabine hakkında müdâvele-i efkâr olunacağından hem bunun neticesini hem de reisin fikir ve kanaatini ayrıca arz edeceğiz.
2– Zât-ı devletleri hakkında vâki gayr-i kanunî muâmelâtın tashihine dair teşebbüsât neticelenmiştir. İstifanızın kabulü suretiyle tard muamelesinin gayr-i kanunî olması cihetiyle tashihi hakkında irâde çıkmıştır. Yalnız kabine bunu Takvim-i Vekayi ile neşretmeği İngilizlere karşı mugayir-i siyaset görüyormuş. Sadrazam Paşa şifre ile zât-ı devletlerine bu bâbda tebligatta bulunacaktır. Bunun şimdilik alenen neşrinden sarf-ı nazar edilmesi için sizden istirhamatta bulunuyorlar.
3– Akbaş’tan alınan cephane de Denikin ordusu için İngilizler tarafından iddihar ve ihzâr olunan cephane imiş.
Tarafımızdan müsaaderesi Bolşeviklerle müttehiden hareket etmekte olduğumuz fikrini İngilizlere vermiş. Bandırma tarîkiyle sevk olunacağını haber aldıklarından Bandırma’ya bir müfreze-i askeriye göndermişlerdir. Bu bâbdaki emrinizi Salih Paşa’ya söyledim. İleride vâki olacak muameleye karşı bu işgalin şiddetle protesto edilmesine kabine nezdinde tavassut edecektir.
4– Yunanlılar İzmir’deki kuvvetlerini üç kolorduya iblağ etmekte oldukları müstahberdir efendim. (Rauf).
Çanakkale Mevki-i Müstahkem Kumandanı
Şevket
Vesika 234
7 Şubat 336
C: 6.2.36 şifreye:
Rauf Bey’e:
Kabine meselesinde müşâhedâtımız şöyledir. Düvel-i İtilâfiye ile mahâfil-i malûme hükümet-i hâzıranın tutulmasını iltizâm ediyorlar. Böyle mütereddid, vehhâm ve efkâr-ı milleti havf ve endişe içinde tutarak istihzarat-ı milliyeye mütemâdiyen ve muanniden mukavemet eden bir hükümet İtilâf Devletleri’nin muhtaç oldukları zamanı en iyi temîn eder. Mahâfil-i malûmeye gelince onlar mukavemet-i milliyeyi derunundan yıkacak bir kabiliyeti bi’t-tecrübe bu hükümette bulmuşlardır. Meb’ûsan İstanbul’un dahilî ve haricî tesirâtıyla sulha ma’tûf olan gayeyi ihmal ederek ubûdiyet, ikbal, haset, vehim ve ilh., gibi avâmil ile iftirâka düşmüşlerdir. Bizim grubumuz bu müşkilât arasında mümkün olduğu kadar çok meb’ûstan mürekkeb bir ekseriyet temîn edebilmek için kendi tasavvurât ve mutekadâtından mütemâdiyen fedakârlık yapmış ve uysal olmak sevdasıyla hükümet ve mahâfil-i malûme nezdindeki tesirâtını kâmilen zayi eylemiştir. Cemal Paşa Dahiliye Nâzırı’nın istifasını Sadrazam tarafından defaatle temîn etmiş iken bugün dürüşt bir red vaziyeti almaya cesaret bulmuşlardır. Binâenaleyh şirazeyi bozmamak kaygusuyla devam edilirse bizim meb’ûsan grubumuzun âmâl-i gayr-i milliyeye ve ihtirâsât-ı gûn-â-gûna vasıta olmaktan başka bir tesir yapamıyacağı ve mesâil-i milliye mevzu-i bahis olduğu zaman dahi mesâil-i mezkûre aleyhine mukarrerât ittihâzına mâni olamayacağı tahakkuk etmiştir. Bu hale karşı tedbir budur. Mümkün olduğu kadar çok aza toplamak hevesini tamamen reddetmek ve prensiplerimize tamamen sadık arkadaşlardan mürekkeb bir heyetle iktifâ eylemek lâzımdır. Bu heyet eğer ekalliyet halinde kalırsa bunu da göze aldırmalıyız. Çünkü mahzuru uysallıktan azdır. Böyle bir ekalliyete istinâden hiçbir tasfiyeye razı olmayarak hükümeti bilâ-kayd ü şart düşürmek lâzımdır. Kat’î mücadele vaziyeti şimdi alınırsa karşı tarafın ser-fürû edeceği muhakkaktır. Uysallığa devam edilirse bi’l-âhire itiraz edilse de hiçbir tesiri olamıyacağı şüphesizdir. Kararınızı acilen bildiriniz. Teferruat olarak şunu da söyleyelim ki Harbiye Nezareti için Fevzi Paşa elbette Çürüksulu’ya müreccahtır. Bizce Cemal Paşa’nın infisâli bir mesele değildir. En ziyade Fevzi Paşa ile çalışabiliriz kanaatindeyiz.
Hükümet Bandırma’nın işgaline karşı protestodan daha fazla şeyleri şimdiye kadar yapmış bulunmalı idi. Bu meselenin şiddetle takip edilmesini ricâ ederiz.
Mustafa Kemal
Vesika 235
9 Şubat 36
Muaddel Ali Rıza Paşa Kabinesi’nin Beyannamesi
Rüfeka-yi mesâimle beraber mes’ûliyeti hükümeti deruhde ettiğim zaman memleketin ne halde bulunduğu cümlemizin malûmudur. O esnada hükümet intihâbata hemen mübaşeretle Meclis-i Meb’ûsan’ın müsâraaten temîn-i ictimâı ve hükümet-i merkeziye ile Anadolu arasında peyda olup inkıta-ı muhhaberât derecesine varan beynûnetin izâlesi gibi vezâif-i mühimme karşısında bulunuyordu. Bu vezâifin ifasına sarf-ı ikdamat olunarak merkezle Anadolu’nun mürâselât ve muhhaberâtı iade edildiği gibi lehü’l-hamd velmennihi Meclis-i Âlinizin burada ictimâı dahi müyesser olmuştur. Bundan böyle irâde-i milliyenin Meclis-i Âlinizde tecellisi hasebiyle artık kavaid-i meşrûtiyete tamamen tevfîk-i harekete hiçbir mâni tasavvur olunamaz. Taraf-ı hükümetten evvelce neşrolunan beyannamede teşrih edilen makasid ki, siyasî zümrelere karşı bî-taraflıktan ayrılmamak, kavânîn-i mevcude ahkâmına tamamıyla riayetkâr olarak bilâ-tefrîk-i cins ü mezhep herkesin kanunen mahfûz olan hukukunu masûn tutmak, sükûn ve asayişi halelden vikayeye ve intizam-ı idâreyi mehmâemken temîne sarf-ı mâhasal-ı istitâât eylemek, vatan-ı azizimizin saadet ve selâmeti etrafında bütün hissiyât ve temâyülât-ı milliyeyi cem’ edebilmek in’ikadına muntazır olduğumuz musalâhanın şerâitini tanzim edecek olan mecliste saltanat ve millet ve hükümet yekdil ve yekcihet olarak temsil edilmektir. İşte efendiler düstûr-ı a’mâl ittihâz olunan şu makaside daima sadık kalınmıştır. Bunca müşkilât içinde mesâi-i vâkıâdan tahassul eden muvaffakıyâtın derecesini takdir-i âlilerine havale ederim.
İdare-i devletin muhtac-ı ıslâh olduğu müttefakunaleyh bir hakikattir. Bir asra karîb bir müddetten beri zaman zaman devletçe tasavvur olunan ıslâhâtın tamamen tatbiki ve semerâtının hakkıyla iktitafı müyesser olamamıştır, bunun dahilî ve haricî ilel ve esbâb-ı adîdesi vardır. Bu cihetle hükümetçe tarz-ı tatbik ve tevessülü değiştirmek ve bu bâbda kavaid ve esâsât-ı cedîd e vaz’ olunmak mecburî görülmüştür. İdare-i vilâyâtta vâsi mikyasta tevsi-i mezuniyet usûlü ihtiyâr olunmak ve bu usûl icabınca mecâlis-i umumiyenin salâhiyetini tevsi ve hidemât-ı mahalliyeyi uhdesine ihale ve tevdî eylemek, nevâhi teşkilâtını bir an akdem mevki-i icraya vaz’ ile idârenin en küçük kısmı olan nahiyeyi memâlik-i mütemeddinede mer’î usûllere tevfîkan bir cüz’-i tâm şekline koyarak ona göre icâbat-ı hukukiye ve idariyesini tayin etmek, ekalliyetlerin hukukunu temînen mecâlis-i umumiye ve belediyede temsil-i nisbî kaidesine tevessül olunmak, kavânîn ve nizamat ne kadar mükemmel olursa olsun tamamıyla ve hakkıyla tatbik olunmadıkça semerât-ı me’mule ve muntazaraya dest-res olunamayacağı tahakkuk etmiş bir keyfiyet olmakla, umûr-ı adliye ve maliye ve nafia ve inzıbatiyede ve hatta idâre-i mülkiyede kavânînin tamamen tatbikini teftiş ve temîn eylemek üzere ecnebi erbâb-ı vukûfuna mürâcaatla ânlara emr-i teftişte salâhiyet-i kâfiye vermek; işte kasd ettiğimiz ıslâhâtın esasları bunlardır. Bu esâsâtın tatbik ve icrası takarrür ettiği takdirde lâzım gelen levayih-i kanuniyenin Meclis-i Âlinize takdimi tabiidir.
Umûr-ı hariciyeye gelince: Tarafınızdan ve Düvel-i Mütelife tarafından imza olunan mütareke mukavelenamesi ahkâmı her tarafça lâzımü’r-riâye bir vesika-i beynelmilel olduğundan ahkâm-ı mündericesinden inhirâf edilmemek hükümet-i seniyece mütehattim görülmekte ve fakat eyyâm-ı mütarekenin temâdisinden mütevellid kararsızlık dahil-i memlekette tereddüdatı tezyîd ile sükûn-ı kalbin ve hal-i tabiinin avdetine mâni olmaktadır. İzmir’in ve havalisinin Yunanlılar tarafından işgal-i nâgehânîsi misillû hâdisât-ı elîmenin aksü’l-amelleri memleketi serâpâ tehyîc ve uruk-ı hamiyeti tahrik etmekte gecikmemiştir. Bu hâl-i galeyân ve tezebzübe hitam verecek ancak sulh-i kat’îdir. Davet olunacağımız konferans huzurunda Wilson prensipleri dairesinde hukuk-ı sarîha ve meşrû’amızın muhafazasına bezl-i makderet-i tâmme kılınacaktır. Ümit ederiz ki. kavaid-i madelet hakkımızda pâymal edilmeyerek âmâl-i milliyemiz husûl bulur.
Senelerdenberi mevcut olan muzayaka-i maliye esbâb-ı muhtelifeden nâşi mütarekenin bidayetinden itibaren her vakitkinden müşkil bir devreye girmiş ve maahaza sulhün akdiyle mesâil-i maliyenin suret-i halli tayin ve devamlı bir hal teessüs edinceye kadar her türlü müşkilâta rağmen masârif-i zaruriye-i devletin devam-ı tesviyesi ahkâmının istihsali elzem bulunmuştur.
Binâenaleyh bir taraftan tasarrufa ve gayr-i müsmir masârifin mümkün mertebe tahfifine itina olunmakla beraber diğer taraftan vaktin tahammül ve müsaadesi derecesinde tezyîd-i vâridat çaresine de tevessül edilmek zarurîdir.
Vaziyetimizin vahameti, ma’rûz olduğumuz müşkilâtın kesreti ve sizlerin ve bizim vezâifimizin sıkleti muhtac-ı tarif değildir. Ancak azim ve basiretin usru yüsre tahvil edeceğine kanaat-i tâmmemiz vardır. Adâletin lâ-yetegayyer kavânînine istinâd ettikçe tevfîkat-ı ilâhiyenin bizimle beraber olacağına şüphemiz yoktur.
Vesika 236
Harbiye, 19.2.36
Ankara’da K. O. 20 K.
Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine:
Bugün Sadrazam, Dahiliye Nâzırı, Bahriye Nâzırı Felâh-ı Vatan İttifakı ictimâına geldiler. Sadrazam Kuvâ-yı Milliye’nin ikinci bir hükümet şeklinde görünmemesi, icrâât-ı hükümete karışmaması ve Maraş taraflarındaki harekâtın daha ilerlere temdîd ettirilmeyerek tevkifi ile intizam ve asayişin temîni lüzumunu siyaseten mûcib-i muhassenat olacağını söyledi. Vali ve kumandanın Ankara’ya tekrar gönderileceğini ilâveten bildirdi. Kuvâ-yı Milliye’nin vaziyeti hükümetten beklenilen tarz-ı hareket ve Dahiliye Nezareti’nin takip etmesi lâzım olan tarz hakkında kendilerine tafsilât verildi. Maa’t-teessüf Sadrazam vaziyeti idrâk edecek bir mahiyette görülmediği gibi Dahiliye Nâzırı da ruhan teşkilât-ı milliye ile beraber olduğunu ve bu gayede çalışacağını fakat serbestî-i icrââtına müdahale olunmamasını söylemekle beraber polis müdürü ve jandarma kumandanlarının tebdiline dair hiçbir kudretleri olmadığı anlaşıldı. Dahiliye Nâzırı eskiden beri dostu olan Keşfi Bey’i namuskârlığından bahisle müdafaa ettikten sonra Bursa’ya vali yaptığını da ilâveten söyledi. Faik Ali Bey de Dahiliye Müsteşarı tayin edilmiş. Hulâsa netice itibarıyla bu gayr-i müdrik âciz heyetin âmâl-i milliyeye muvâfık hareket edecekleri hiç de me’mul değildir. Maraş ve havalisinde tahliye olunan mahallere hükümetçe vaz’-ı yed edilmeyi Salih Paşa siyaseten mümkün görmüyor, idâre-i kelâm eden Fransız matbûatını aleyhimize koyar diyor. Maahaza hükümet buraların tekrar işgaline mâni olmak üzere temasta bulunuyormuş. Salih Paşa’nın söylediğine nazaran sulh murahhaslarımızın bir an evvel davet edilmesi son derece matlûb olduğundan bunun istihsali için bir vahdet-i tâmme gösterilmesi lüzumunu ileri sürüyor. Pek uzun ve asabî bir şekilde devam eden münakaşat-ı umumiyeden istidlâl olunduğuna nazaran İttifak Heyetince memur tayin ve tebdili hakkında hükümete hiçbir tesir yapılamıyacağı anlaşılmaktadır. Yani zât-ı şâhâne hükümete meclisten ziyade hâkimdir. Binâenaleyh hükümet dürüst hareket ederek harekât-ı milliyeyi mürevvic memur gönderir ve aksini istilzam etmezse taşraca bir uygunsuzluk olmaz. Fakat maa’t-teessüf İstanbul vaziyet-i zabıtası gayr-i mütebeddil kalacak ve belki de Dahiliye Nâzırı kendi nezaret teşkilâtını faydalı bir hale sokmayacaktır. Kanaat-i âcizânemce vaziyet-i umumiye-i siyasiyeyi nazar-ı dikkate alarak Kuvâ-yı Milliye serbestî-i harekâtını muhafazada bu şerâitle muztar ve mecbur bulunmaktadır. Ve meclisin şu günlerdeki hâlet-i ruhiyesine göre de bu hükümeti ıskatla şerâit-i lâzimeyi hâiz millî bir kabinenin mevki-i iktidara getirilmesi mümkün değildir. Arz-ı ta’zîmat eylerim efendim. (Rauf)
Harbiye Nâzırı Seryaveri
Salih
Vesika 237
20.2.36
- O. 15. K 3 Kumandanlıklarına
K. O. 12 Hayri ve Şemsettin Beylere
K. O. 13 Erkân-ı Harbiye Reisi Halit Bey’e
Fırka 5. Kumandanı Kenan Bey’e
Fırka 9 K. Halit Bey’e
Fırka 61 Kumandanı Kâzım Bey’e
K. O. 1 Kumandanı Cafer Tayyar Bey’e
Fırka 56 Kumandanı Bekir Sami Bey’e
Ankara Vali Vekili Galip Bey’e
İstanbul’dan Rauf Bey ve sâir rüfekanın verdiği ma’lumâtı ber-vech-i âti arz ediyorum:
“19.2.36’da Sadrazam, Dahiliye Nâzırı, Bahriye Nâzırı, Felâh-ı Vatan Grubu ictimâına geldiler. Sadrazam Kuvâ-yı Milliye’nin aleyhinde idâre-i kelâm etti. Harekât-ı Milli’ye esnasında tayin edilip Ankara’ca kabul edilmeyen kolordu kumandanı ile valinin tekrar Ankara’ya gönderileceğini ilâveten bildirdi. Kuvâ-yı Milliye’nin vaziyeti, hükümetten beklenilen tarz-ı hareket ve Dahiliye Nezareti’nin takip etmesi lâzım olan meslek-i idâre hakkında kendilerine tafsilât verildi. Maateessüf Sadrazam vaziyeti idrâk edecek bir mahiyette görülmediği gibi Dahiliye Nâzırı’nın da İstanbul polis müdürü ile jandarma kumandanının tebdillerine ve ecnebi hükümetlerinin âlet-i icrââtı olan bu makamâtın emin ellere tevdîine dair hiçbir kudretleri olmadığı anlaşıldı. Âciz ve meskeneti ma’lûm olan Müsteşar Keşfi Bey’i Bursa’ya vali yaptığını ve harekât-ı milliyeye muhalefetinden dolayı Diyarbekir’den kaldırılan Faik Ali Bey’i de Dahiliye Müsteşarı tayin ettiğini ilâveten söyledi. Hulâsa netice itibarıyla bu gayr-i müdrik âciz heyetin âmâl-i milliyeye muvâfık hareket edecekleri heyetçe me’mul değildir. Maraş ve havalisinde Kuvâ-yı Milliye’nin fedakârlığı ile Fransızlara tahliye ettirilen mevâkii Fransız matbûatının aleyhimize imâle-i kalem edeceği havfıyla hükümetçe vaz-ı yed edilemeyeceğini ifade ettiler. Pek uzun ve asabî bir şekilde devam eden münakaşat-ı umumiyeden istidlâl olunduğuna nazaran Felâh-ı Vatan İttifakı Heyetince namuslu memurların tayini ve namussuzların tebdili hakkında hükümete hiçbir tesir yapılamayacağı anlaşılmaktadır. Zât-ı şâhâne Hükümet’e Meclis’ten ziyade hâkimdir. Vaziyet-i umumiye-i siyasiyeyi nazar-ı dikkate alarak Kuvâ-yı Milliye serbestî-i harekâtını muhafazada bu şerâitle muztar ve mecbur bulunmaktadır. Meclisin şu günlerdeki hâlet-i ruhiyesine göre bu hükümeti ıskat ile şerâit-i lâzimeyi hâiz millî bir kabinenin mevki-i iktidara getirilmesi de mümkün değildir.”
İşte Meclis ve Hükümet’in vaziyetine dair alınan ma’lumât bâlâya nakledilmiştir. Heyet-i Temsiliye taht-ı işgalde ve muhtelif tesirât-ı ecnebiye tazyikinde bulunan İstanbul’da daha millî ve fedakâr bir hükümetin re’s-i kâra getirilmesindeki müşkilâtı takdir ettiğinden Sadrazam Paşa’nın ma’lûm olan beyannamesine mukabil 17.2.36 tarihindeki ta’mîm ile nokta-i nazarını bütün teşkilâtına ilân etmişti. Vahdet-i milliyenin ihlâli fikriyle yapılacak her teşebbüs ve taarruzu makulât dahilinde akîm bırakmak taht-ı vücûbdadır.. Âmâl-i milliyeye mutabık bir sulh istihsal edilmedikçe Kuvâ-yı Milliye’nin terk-i faaliyet etmesi imkânının mevcut olamayacağı hakkında alâkadârânın tekrar nazar-ı dikkati celp edilmekle beraber vahdet ve tesanüd-i millînin takviye ve idâmesi hususunda herzamandan ziyade mütebassır ve müteyakkız bulunulmasını hassaten ricâ ve temenni eyleriz efendim.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Vesika 238
Zata mahsustur |
Erzurum 23.2.36 |
- O. 20 K.
C: 22 Şubat 336
Heyet-i Temsiliye’ye: Hükümet-i merkeziyenin hal ve vaziyetini ve buna karşı Heyet-i Temsiliye’nin alması lâzımgelen tavır ve hareket hakkındaki kanaat-i âcizânemi vuzûh ve sarahatle 23 Şubat 336 tarihinde arz etmiştim. Binâenaleyh İstanbul’da Meclis-i Millî’de mütehassıl cereyâna karşı Heyet-i Temsiliye’nin ve Kuvâ-yı Milliye’nin ma’kûs ve mütehakkim bir vaziyet almasını hiç muvâfık bulmuyorum. Yalnız Heyet-i Temsiliye bu işin içinden vakarlı çıkmak ve işin mes’ûliyetini ve takdir-i keyfiyeti Meclisi Millî’nin uhde-i namus ve hamiyetine bırakmayı mütâlaa ediyorum. Şöyle ki: Eğer evvelce arz ettiğim eşkâl tahtında Kuvâ-yı Milliye’nin ve Heyet-i Temsiliye’nin muhafaza-i mevcudiyet etmesi için nihayet Meclis-i Millî tarafdâr olmazsa o takdirde kongrelerin mukarrerâtı vechile Meclis-i Millî’nin emniyet-i tâmme ile murakabe-i teşriiyesine sahip ve hâkim olduğu cihetle Heyet-i Temsiliye’nin de artık Meclis-i Millî’ye tevdî-i mukadderât ederek dağılması ve mevki-i faaliyetten çekilmesi için yazar ve şimdiye kadar olan mesâi-i vatanperverâneden nâşi bir de teşekkür eder. Fakat hakikaten Meclis-i Millî böyle bir mesuliyeti deruhde ederek kendilerinin mevki ve âtilerinden emin olduklarına dair bir karar verip tebliğ edecekleri pek meşkûktür. Bununla beraber Rauf Beyefendi bu teklifi yapar. Ve artık hiçbir vechile kongre toplanmasına ihtimal olmadığı ve milletin müntehabı olan mebusların heyet-i umumiyesinin vereceği kararın Kongre kararı gibi telâkki olunmasının en amelî ve mantıkî olacağını nazar-ı dikkate alınarak bu mukarrerâtı istihsal eder de Heyet-i Temsiliyenin mevki-i faaliyetten çekilmesini tebliğ ederler. O zaman Heyet-i Temsili’ye bunu maa’l-memnuniye kabul ve matbûata ve dahile karşı resmen neşr ü ta’mîm eyler. Ve artık faaliyetten uzaklaşır. Mevki-i şeref ve vakarını da meşrû’ bir şekilde, yani kongrelerimizin esası vechile Meclis-i Millî’nin davet talebi üzerine mahfûz tutar. Şüphesiz ki, bir seneden beri ibram-ı millî ile husûle gelmiş Aydın cephesi ne dağılıp Yunanlılara teslim-i mukadderât eyler ve ne de bunları dağıtmak için hükümet kuvve-i “teyidiyesini” izhâr edebilir. O cahiller kendiliğinden ve sâbıkı misillû devam eder. Fakat mevziî olur. Ve kolordu kumandanları kendi mıntakalarında bunu ahvâl ve maksada göre hüsn-i suretle idâre eyler. Ondan sonra da vaziyet ve harekât-ı müstakbelemiz için zuhûrâta tâbi kalınır. İşte nokta-i nazar-ı âcizânem bundan ibaret olduğu ma’rûzdur.
K O. 15 K.
Kâzım Karabekir
Vesika 239
Balıkesir, 28.1.36
Ankara’da K. O. 20 Kumandanlığı’na
Âtideki şifrenin Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine arzını ricâ ederim.
Rumeli sahilinde Gelibolu civarında Akbaş mevkiinde Fransızların taht-ı muhafazasındaki depolarda bulunan esliha ve mühimmât Düvel-i İtilâfiye tarafından Denikin ordusuna verilmiş, Rusya’ya nakline teşebbüs edilmiş ve bu iş için dört gün mukaddem bir Rus vapuru Gelibolu’ya gelmişti. Balıkesir heyet-i merkeziye azasından ve fedakâr arkadaşlarımızdan Köprülülü Hamdi Bey Kuvâ-yı Milliye’den bir müfreze ile Lapseki ve oradan 26/27.1.36 gecesi sallarla Rumeli sahiline bi’l-mürûr Akbaş depolarına vaz’-ı yed etmiş ve depo muhafızları olan Fransızları tevkif ve hutût-ı muhabereyi kat’ettikten sonra eslihayı kâmilen ve cephaneyi kısmen ve muhafız Fransız efrâdını da mahfuzen Lapseki’ye naklettirmiş, esliha ve mühimmâtı dahile sevk ettikten sonra Fransız efrâdını iade etmiştir. Akbaş’ta âcizlerince sekiz bin Rus tüfeği, kırk Rus mitralyözü, yirmi bin sandık cephane mukayyed idi. Eğer bir aydan beri Akbaş deposundan bir tarafa silâh verilmemişse sekiz bin Rus tüfeği kâmilen yedimize geçmiş demektir. Bu vaka üzerine Düvel-i İtilâfiye’nin ne gibi bir teşebbüste bulunacakları henüz mechûl olup şimdiye kadar İstanbul’un ve Kolordunun da bu meseleden ma’lumâtları olmadığı maruzdur.
Fırka 61 Kumandanı
Kâzım
Vesika 240
Mahrem ve zevâta mahsustur |
3.2.36 |
On İkinci Kolordu Kumandanlığı’na
Berâ-yı ma’lumât Yirminci Kolordu Kumandanlığı’na
Elli Altıncı Fırka Kumandanlığı’na
Birinci Fırka Kumandanlığı’na
Berâ-yı ma’lumât Refet Beyefendi’ye
Berâ-yı ma’lumât Üçüncü Kolordu Kumandanlığı’na
Berâ-yı ma’lumât On Beşinci Kolordu Kumandanlığı’na
Berâ-yı ma’lumât On Üçüncü Kolordu Kumandanlığı’na
Berâ-yı ma’lumât On Dördüncü Kolordu Kumandanlığı’na
Berâ-yı ma’lumât Fırka 61 Kumandanlığı’na
- Çanakkale’de Akbaş’ta sırf Düvel-i İtilâfiye askerleri taht- ı muhafazasında bulunan esliha ve cephane deposundan güya bir miktar esliha ve cephane kaçırıldığını bahane ederek İngilizler Bandırma’ya iki yüz kişi çıkarmıştır. Afyonkarahisar, Eskişehir gibi Düvel-i İtilâfiye askerinin de bulunduğu mahallerdeki cephaneliklerimize su-i kast veyahut bunların muhteviyâtını istifade edilemeyecek bir mahalle nakledecekleri haber verilmektedir.
- Harekât-ı Milliye mıntakaları gerisindeki esliha ve cephanelerimiz birer bahane ile alınacak ve mühim nakliyat noktaları yeniden işgal edilecek olursa bu gibi teşebbüsât-ı hainâne cephelerde elyevm kavga eden millî kuvvetlerimizi ne derece dûçâr-ı zaaf edeceği müstağni-i arz ve izahtır. Mukavemet meselesi mevzu-i bahis olunca en başta bulunan kumandanlarımızın rehber olacağı nazar-ı itibara alınarak ber-vech-i âti bazı mütâlaatın arzı lâzimeden görülmüştür:
Bazı arkadaşlarımızın işgalin tevsii, resmî bir muhasamanın ihdâsı gibi ihtimâlâtı nazar-ı dikkate alarak mukavemet hususunda tereddüde düşmek suretiyle zaman kaybettikleri anlaşılmaktadır. Bu gibi ahvâlde kendi mıntakalarında mevcut bi’l-cümle millî kuvvetlerden istifade edecekleri tabii bulunan kumandanlarımızın birkaç misli fâik kuvvet temîn edecekleri, milliyet namı altında icrâ edecekleri harekâtın da resmî bir muhasamayı intâc edemeyeceği şüphesizdir. Düşmanın yabancı bir mıntıkada ekseriya müstemleke askeriyle münferit bir vaziyette bulunması da icrââtta cür’etini tenkis eden esbâbdır. Bunun için cephedeki millî kuvvetlerimizin mukavemetini tenkis edebilecek ve lüzumu halinde istiklâlimizi müdafaa esnasında bizi zayıf düşürmek maksadıyla ecânibin yeniden vukubulacak işgal ve tecavüzlerine karşı bi’l-cümle kumandanlarımızın kemâl-i azim ve kat’iyetle hareket eylemelerini bilhassa ricâ eylerim.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle