Mustafa Kemal Atatürk - Vesika 31-40
Vesika 31
İstihbarat |
Erzurum, 5.7.35 |
Ankara’da Yirminci Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa Hazretlerine
Salâhattin Bey’e yazdığım şifre sureti aynen ber-vech-i âtidir.
Üçüncü Ordu Müfettişi
Fahrî Yaver-i Hazret-i Şehriyarî
Mirliva
Mustafa Kemal
SURET
Gayet aceledir.
Konya’da On İkinci Kolordu Kumandanı Miralay Salâhattin Bey’e:
- Cemal Paşa’nın on gün müddetle Dersaadet’e hareketinin sebeb-i hakikîsini vâzıhan ve serian iş’âr buyurmanızı.
- Zât-ı âlinizin hiçbir sebep ve suretle oradaki kuvânın başından infikâkiniz câiz değildir. Bu bâbda Fuat Paşa ile de muhabere ederek en menfî ihtimale karşı tedâbîr almanız elzemdir. Her gün vaziyetiniz hakkında kısa ma’lumât vermenizi ricâ ederim.
Üçüncü Ordu Müfettişi
Fahrî Yaver-i Hazret-i Şehriyarî Mustafa Kemal.
Vesika 32
7.7.35
- O. 12 Kumandanı Salâhattin Beyefendi’ye
Cemal Paşa Hazretleri hakkındaki telgrafnamemin cevâbına makine başında muntazırım.
Üçüncü Ordu Müfettişi
Fahrî Yaver-i Hazret-i Şehriyarî
Mustafa Kemal
Vesika 33
Hususî |
Konya, 6/7.7.35 |
Üçüncü Ordu Müfettişliği’ne
C: 5.7.35 ve 33 şifreye:
- Cemal Paşa İstanbul’a bazı zevât ile temas etmek ve ailesiyle görüşmek üzere on gün müddetle ve kendi arzusuyla mezunen Dersaadet’e gitmiştir.
- Fuat Paşa ile görüşmek üzere kendisine yazmıştım. Henüz cevap alamadım. Mahall-i mülâkatın Eskişehir olacağını zannediyorum. Kolordu mıntakasındaki vaziyete dair ba’demâ her gün arz-ı ma’lumât edilecektir.
- Evvelce de arz ettiğim vechile burada vezâif-i esasiye biraz güçlükle ve bataetle icrâ edilmektedir. Maahaza az da olsa semerât-ı nâfia elde edilmektedir. Arz-ı ihtiram eder ve temenni-i muvaffakıyât eylerim efendim.
- O. 12 Kumandanı
Salâhattin
Vesika 34
Şifre |
15 Temmuz 335 |
Canik Mutasarrıfı Hamit Beyefendi’ye
Kardeşim Hamit Bey, sizin yerinize İbrahim Ethem Bey’in tayin olunduğunu haber alarak Refet’e yazdım. Ve birleşerek beraberce dahile doğru gelmenizi ricâ ettim. Bilmem hangi mülâhaza-i emniyet size İstanbul’a gitmek fikrini telkin ediyor. Refet’in başına gelecek size de aynıdır. Yani gideceğiniz yerin Malta olduğu muhakkaktır. Bundan mâadâ biz kıymetli arkadaşlarımızı Dersaadet’ten Anadolu’ya çekip çıkarmağa ve bu vechile ciddî vatanperverânı mahrum-ı âmâl etmemeye çalışırken siz bu hareketle lâakal mahsur bir muhîte giriyorsunuz. Biz hiç câiz görmedik. Salâhattin Bey’le programda mutabakat hâsıl olmuştur. Refet’e mülâki olmak üzere bi’l-muhabere Amasya’ya hareket ederek oradan birlikte vereceğiniz karara göre ya Sivas havalisinde birlikte kalırsınız, veyahut müreffehen bizim nezdimize gelirsiniz. Cevâb-ı kat’î bekleriz.
Mustafa Kemal
Vesika 35
Asayişe mütealliktir. |
Amasya’dan, 19.7.35 |
Üçüncü Ordu Müfettişliği Erkân-ı Harbiye Riyâseti’ne
C: 18.7.35 şifreye:
Salâhattin Bey elân Samsun’dadır. Şimdiye kadar kendisiyle temas edemediğim gibi hiçbir muhabere-i ciddiye ve mühimme cereyân etmemiş olduğundan mîr-i mûmâileyhin fikir ve kanatinin ne merkezde olduğunu bilemiyorum. Ancak Refet Bey’le burada görüştüğüm zaman bana Salâhattin Bey’in bizimle hem-fikir olduğunu ve fakat icabında İngilizlere mukavemet edecek kadar cür’et gösteremeyeceğini ihsâs etmişti. Binâenaleyh Salâhattin Bey’in Kâzım Karabekir Paşa’ya vereceği cevap hakkında ve şimdiye kadar zât-ı sâmîleriyle cereyân etmiş ve edecek olan muhhaberâtın aksâm-ı mühimmesinden vakt ü zamanıyla tenvîr buyurulmaklığımı hassaten istirham eylerim. Refet Bey ile Amasya’da üç gün bulunduk. Dün 18 Temmuz 35’te Sivas’a hareket etti. İstifasının kabulüne dair Harbiye Nezareti’nden henüz bir cevap gelmemiştir. Ünye ile Niksar arasında iki taburumuz hâl-i harekettedir. İcabında mezkûr istikametin seddi için tedâbîr-i lâzime ittihâz kılınacağını arz ile takdim-i ihtirâmât eylerim.
Beşinci Fırka Kumandan Vekili
Mehmet Arif
Vesika 35
Asayişe mütealliktir. |
Amasya’dan, 19.7.35 |
Üçüncü Ordu Müfettişliği Erkân-ı Harbiye Riyâseti’ne
C: 18.7.35 şifreye:
Salâhattin Bey elân Samsun’dadır. Şimdiye kadar kendisiyle temas edemediğim gibi hiçbir muhabere-i ciddiye ve mühimme cereyân etmemiş olduğundan mîr-i mûmâileyhin fikir ve kanatinin ne merkezde olduğunu bilemiyorum. Ancak Refet Bey’le burada görüştüğüm zaman bana Salâhattin Bey’in bizimle hem-fikir olduğunu ve fakat icabında İngilizlere mukavemet edecek kadar cür’et gösteremeyeceğini ihsâs etmişti. Binâenaleyh Salâhattin Bey’in Kâzım Karabekir Paşa’ya vereceği cevap hakkında ve şimdiye kadar zât-ı sâmîleriyle cereyân etmiş ve edecek olan muhhaberâtın aksâm-ı mühimmesinden vakt ü zamanıyla tenvîr buyurulmaklığımı hassaten istirham eylerim. Refet Bey ile Amasya’da üç gün bulunduk. Dün 18 Temmuz 35’te Sivas’a hareket etti. İstifasının kabulüne dair Harbiye Nezareti’nden henüz bir cevap gelmemiştir. Ünye ile Niksar arasında iki taburumuz hâl-i harekettedir. İcabında mezkûr istikametin seddi için tedâbîr-i lâzime ittihâz kılınacağını arz ile takdim-i ihtirâmât eylerim.
Beşinci Fırka Kumandan Vekili
Mehmet Arif
Vesika 36
Numara |
Erzurum, 10 Temmuz 35 |
Mücahid-i Muhterem Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine
Heyet-i İdare Reisi Raif Efendi
Heyet-i İdare Azasından Mütekaid Binbaşı Süleyman Bey
Heyet-i İdare Azasından Mütekaid Binbaşı Kâzım Bey
Heyet-i İdare Azasından Albayrak Gazetesi Müdürü Necati Bey
Heyet-i İdare Azasından Dursun Beyzade Cevat Bey
Vatanı parçalanmaktan, hukuk-ı milliye ve saltanat ve hilâfeti çiğnenmekten kurtarmak emeliyle açılan mücahede-i milliyeye bi’l-istifa bir ferd-i mücahit sıfatıyla iştirak buyurduklarına dair dest-i tevkîre alınan 9 Temmuz 35 tarih ve 346 numaralı tezkere-i aliyyeleri umumî bir vecd ü ihtiram ile alındı. Tarihimize kıymetli sahifeler ilâve eden hayat-ı askeriyenizden çekilmek yolundaki fedakârlığı minnet ve şükranla karşıladık. Erzurum’luların zât-ı âli-i vatanperverânelerine karşı beslemekte olduğu itimat ve hürmeti bu vesile ile de arzı bir vecibe addettik. Samimî ihtiramlarımızı sunarken Cemiyetimizin başına geçerek vatanın temîn-i selâmetine ve hukuk-ı millet ve saltanatın muhafazasına ma’tûf âmâl-i milliyenin tahakkukuna hasr-ı himmet buyurmalarını müsellem olan hamiyet-i vataniyelerinden temenni eyleriz. Leffen takdim kılınan talimatta muharrer olduğu vechile vezâif-i muhtelife-i vataniye ile mükellef bulunan heyet-i faalemiz riyâsetinin zât-ı sâmîleri ve riyâset-i saniyesinin muhterem Rauf Beyefendi Hazretleri tarafından kabul buyurulmasını ve heyet-i maruzaya heyetimizden de bâlâda esâmileri muharrer zatların tayin ve tefrîk edildiğinin arzıyla temenni-i muvaffakıyât ve kesb-i şeref eyleriz efendim hazretleri.
Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Erzurum Şubesi, 1335
Raif
Vesika 37
Pek aceledir.
Şifre
162
Ankara Yirminci Kolordu Kumandanı Fuat Paşa Hazretlerine
- Hoca Raif Efendi Hazretlerinin işbu telgrafnamesini emniyetli bir surette Dersaadet’e keşîde ve îsâliyle beraber bir cevâbının yine aynı tarîkle müstacelen celp ve tebellüğü istirham olunur.
- Dersaadet’te Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Riyâseti’ne:
Posta ile mürsel raporun vusûlünü arz etmiştim. Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti namına akdine teşebbüs olunan Erzurum Kongresi’ne aynı makasid-i milliye ile müteşekkil ve fakat meselâ Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti gibi başka nam taşıyan cemiyetler dahi murahhaslar göndermiştir. Binâenaleyh kongre sırf Vilâyât-ı Şarkiye Müdaafa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti kongresi olmayıp muhtelif millî cemiyetler namına da teklif edilmiş bir kongre olduğu dermeyan edilmiştir. Bu suretle derdest-i küşâd olan kongre hem Cemiyetimizin ve hem de aynı gaye ve maksad-ı millî ile teşekkül etmiş diğer bazı cemiyetlerin iştirakiyle daha umumî bir şekil almış oldu. Bu vechile Hilâfet-i İslâmiye ve Saltanat-ı Osmaniye’nin hârisi ve buralardaki hukuk-ı İslâmiye’nin cidden muhafızı olabilecek mahiyet kesbetmiş olduğunu arzeylerim. Evvelce Üçüncü Ordu Müfettişliği’ne ve hâiz-i ehemmiyet bir salâhiyetle buraların muhafaza-i asayişine tayin buyurulup vazifesini teshîl edecek surette kendisine müzaheret ve muâvenet-i kâmile ifası taraf-ı âlilerinden de iş’âr buyurulan Mirliva Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, vazifesi uğrunda birçok çalıştıktan sonra mübarek vatan ve milleti parçalanmak tehlikesinden kurtarmak ve Yunan ve Ermeni âmâline kurban etmemek için açılan mücahede-i milliye uğrunda milletle beraber serbest surette çalışmağa sıfat-ı resmiye ve askeriyesi mâni olmağa başladığından sine-i millette bir ferd-i mücahit suretiyle çalışmak üzere silk-i celîl-i askerîye vedaen istifa etti. Millet ve vatan uğrunda bu suretle ibrâz-ı fedakârî eden bu zât-ı âliye karşı yine kendisini bir hizmet-i mübeccele-i vataniyeye davet suretiyle haklarında heyet-i aliyyeleri tarafından ibrâz-ı âsâr-ı takdir ve tebcîlde bulunmuş olmak üzere Merkez-i Umumî heyet-i aliyyesi namına da beyan-ı rey ve mütâlaa eylemek vazife ve salâhiyetinin Paşa-yı müşarünileyhe verildiğinin telgrafla emir ve iş’âr buyurulması pek münasip olacağını arz ve istirham eylerim.
Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti
Erzurum Şube Reisi: Raif
21.7.35
Üçüncü Ordu Müfettişliği
Erkân-ı Harbiye Reisi
Miralay Kâzım
Vesika 38
Erzurum, 23.7.35, Çarşamba
“10 Temmuz, Rumî’’
Erzurum Kongresi’nde îrâd olunan nutuk suretidir.
Muhterem Murahhas Efendiler!
Kongremiz Heyet Riyâseti’ne âcizlerini intihap eylemek suretiyle gösterilen âsâr-ı itimat ve teveccühe hassaten, teşekkür ederim. Bu münasebetle bazı ma’rûzâtta bulunmak isterim.
Efendiler!
Tarih ve hâdisâtın şevkiyle, bi’l-fiil içine düştüğümüz bugünkü kanlı ve kara tehlikeleri görmeyecek ve bundan müteheyyic ve müteessir olmayacak hiçbir vatanperver tasavvur edilemez.
Harb-i Umumî’nin sonlarına doğru, milliyetler esasına müstenit vaadler üzerine Hükümet-i Osmaniyemiz de âdilâne bir sulha nâil olmak emeliyle mütarekeye talip oldu. İstiklâl uğrunda namus ve şehametiyle döğüşen milletimiz, 30 Teşrinievvel 1334’te imzalanan mütarekename ile silâhını elinden bıraktı.
Devletlerin şahsiyet-i mâneviyesi ve vâziü’l-imza murahhasların namus-ı zâtîleri zımân ve kefaletinde bulunan işbu mütarekename ahkâmı bir tarafa bırakılarak İtilâf Devletleri kuvâ-yı askeriyesi pâyitaht-ı saltanat ve makarr-ı celîl-i hilâfet olan İstanbul’umuzu işgal etti. Gün geçtikçe artan bir şiddetle hukuk-ı hilâfet ve saltanat, haysiyet-i hükümet, izzet-i nefs-i millîmiz tecavüz ve taaddilere uğradı. Tebaa-i Osmaniye’den olan Rum ve Ermeni anâsırı gördükleri teşvik ve müzaheretin netâyiciyle de namus-ı millîmizi cerihadâr edecek taşkınlıklardan başlıyarak nihayet hazin ve kanlı safhalara girinceye kadar küstahâne tecavüzata koyuldular. Fakat, derin bir telehhüf ile itiraf etmeliyiz ki, bu cür’etler, sekiz aydan beri, bir birini takiben mevki-i iktidara geçen, murakabe-i milliyeden âzâde hükûmât-ı merkeziyenin, birinin diğerinden daha fena olarak gösterdiği zaaf ve acz âsârından ve pâyitahtta ve bazı matbûatta görülen pek mezmûm ihtirâsâttan ve vicdan-ı millînin inkâr, Kuvâ-yı Milliye’nin ihmal olunmasından nâşi vüs’at bulmuştur.
Sâlifü’l-arz esbâb ve pâyitaht-ı saltanatın da mahsur ve tamamıyla murakabeye tâbi kalması yüzünden artık bu vatanda mukaddesât ve mukadderâta sahip bir kudret ve irâde-i milliyenin mevcut olmadığı zehâb-ı bâtılı hükümrân olmuş ve cansız bir vatan, kansız bir millet nelere müstahak ise bîmuhâbâ onların tatbikatına İtilâf Devletlerince başlanmıştır.
İnkısâm-ı vatan mevzu-i bahis ve karar olarak vilâyât-ı şarkiyemizde “Ermenistan” Adana ve Kozan havalisinde “Kilikya” namlarında Ermenistan, Garbî Anadolu’nun İzmir ve Aydın havalisinde Yunanistan, Trakya’da pâyitahtımızın kapısına kadar kezalik Yunanistan; Karadeniz sahillerimizde “Pontus” krallığı ve ondan sonra bakıye-i aksâm-ı vatanda da ecnebi işgal ve himayesi gibi artık 650 seneden beri müstakillen saltanat sürmüş ve tarihî adl ü celâdetini vaktiyle Hindistan hudûduna, Afrika’nın ortasına ve Macaristan’ın garbine kadar yürütmüş olan bu milletin esarete, kölelik pâyesine indirilmesi ve nihayet bu devletin sahife-i tarihini kapatarak mezar-ı ebediyete defnetmek gibi insaniyet ve medeniyetle ve ale’l-husus milliyet esâsâtıyla kabil-i telif olmayan emeller cây-i kabul ve tasvip olunmuş ve görülüyor ki, tatbikat devresi de başlamıştır. Bu tatbikat bu anda gözümüzün önünde hazin bir surette cereyân ediyor. İzmir, Aydın, Bergama ve Manisa havalisinde şimdiye kadar binlerle anaların, babaların, kahramanların ve çocukların revân olan hûn-i pâkı, Aydın gibi Anadolu’muzun en güzide bir şehrinin Yunanlıların zâlim ve ateşîn tahribatına kurban oluşu, muhtelif aksâm-ı memleketin İtalyan ve sâire işgali altına alınışı ve dahilde elîm bir surette muhâceret yapılması elbette gayretullaha ve gayret-i milliyeye dokunmuştur.
Efendiler!
Ma’lûm hakayıktandır ki, tarih, bir milletin kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkâr edemez. Binâenaleyh böyle bir nikâb-ı bâtılın arkasından vatanımız ve milletimiz aleyhinde verilen hükümler, kanaatler muhakkak mahkûm-ı iflâstır! Ve işte bütün bu menfûr zulümlerden ve bu bedbaht aczlerden, tarihimize karşı revâ görülen haksızlıklardan müteessir olan vicdan-ı millî nihayet sayha-i intıbâhını yükseltmiş ve Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye ve Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye ve Müdafaa-i Vatan ve Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye ve Redd-i İlhak gibi muhtelif namlarla ve fakat aynı mukaddesâtın temîn-i sıyâneti için tebârüz eden millî cereyân, bütün vatanımızda artık bir elektrik şebekesi haline girmiş bulunuyor. İşte bu şebeke-i azimkârânenin vücuda getirdiği ruh-ı celâdettir ki, mübarek vatan ve milletin mukaddesâtını tahlîs ve himayeye müstenid son sözü söyleyecek ve hükmünü tatbik ettirecektir.
Efendiler!
Vaziyet-i umumiye ve hususiye hakkında cümlenizce ma’lûm olan bazı hususâtı burada tekrar hatırlatmayı faydadan hâli bulmuyorum:
- a) Dört aydan beri Mısır’da istiklâl-i millînin temîn ve istirdâdı için pek kanlı vakayi ve ihtilâlât devam ediyor. Nihayet İngilizler tarafından bi’t-tevkif Malta’ya götürülmüş olan murahhaslar tahliye olunmuş ve Paris Konferansı’na azîmetlerine muvafakate mecbur olmuşlardır.
- b) Hindistan’da istiklâl için vâsi mikyasta ihtilâller oluyor. Maksad-ı millîlerine vusûl için bankalar, Avrupa müessesatı, demiryolları bombalarla tahrip ediliyor.
- c) Afganistan ordusu da İngilizlerin milliyeti imhâ siyasetine karşı harp ediyor. İngilizlerin bel bağladıkları hudut kabailinin dahi Afganlılara iştirak ettiğini ve bu yüzden İngiliz askerlerinin dahile çekilmeğe mecbur olduğunu gazeteleri itiraf etmişlerdir.
- d) Suriye’de ve Irak’ta İngilizlerin ve ecnebilerin tahakküm ve idâresinden tekmil Arabistan hal-i galeyândadır. Arabistan’ın her yerinde ecnebi boyunduruğu reddolunuyor. Yalnız refah ve saadet-i memleket için ecnebilerin iktisadî, umranî, medenî vesâitinden muâvenete rıza gösteriliyor. Bağdat ve Şam ictimâ-ı umumîleri her tarafa bu kararı neşretmiştir.
- e) Ahîren devletler arasında hâsıl olan rekabet münasebetiyle İngilizlerin Kafkasya’dan kâmilen çekilmesine karar verilmiş ve tatbikat bir müddetten beri başlamıştır. İtalyan kuvvetlerinin Batum tarîkiyle Kafkasya’ya gelmesi mukarrer ise de İtalya’daki ve Kafkasya’daki ahvâl-i dahiliye münasebetiyle bu kararın tatbikinden korkuyorlar.
- f) İstiklâl-i millîlerini tehlikede gören ve her taraftan istilâya ma’rûz kalan Rus milleti bu tahakküm-i umumîye karşı bütün efrâd-ı milletinin kudret-i müşterekesiyle çarpışıp ve umûmun malûmu olduğu vechile bu kuvvet kendi memleketleri dahilinde galebe çalmış ve kendi üzerine musallat olan milletleri de daire-i nüfûz ve sirâyetine almakta bulunmuştur.
- g) Şimalî Kafkas, Azerbaycan ve Gürcistan birbirleriyle ittihâd ederek mevcudiyet-i milliyeleri aleyhine yürümek isteyen Denikin ordusunu harben tazyik ve Karadeniz sahiline sürmüştür.
- h) Ermenistan’a gelince: Bir fikri istilâ perverde eden Ermeniler, Nahcivan’dan Oltu’ya kadar bütün ahali-i İslâmiye’yi tazyik ve bazı mahallerde katliâm ve yağmagerlikte bulunuyorlar. Hudutlarımıza kadar İslâmları mahva mahkûm ve hicrete mecbur ederek vilâyât-ı şarkiyemiz hakkındaki emellerine doğru emniyetle takarrüb etmek ve bir taraftan da 400 bin olduğunu iddia eyledikleri Osmanlı Ermenisini bir istinâdgâh olmak üzere memleketimize sürmek istiyorlar.
Karadeniz’in garp tarafındaki vakayie gelince, Macar ve Bulgarlar memleketlerinin mühim kısmını istilâ etmek isteyenlere karşı bütün mevcudiyet-i milliyeleriyle çarpışıyorlar.
Meriç nehri garbında yani Balkan Harbi’nden evvel devletimizin malikânesi olan Garbî Trakya’nın Bulgarlardan alınarak Yunanlılara verilmesi Düvel-i İtilâfiye’ce karar-gîr olmasından nâşi harekât-ı tatbikiye başlamış ve Yunan işgal kuvvetlerine karşı Bulgar Kuvâ-yı Milliyesi tarafından takviye edilen Bulgar kuvvetleri Garbî Trakya mıntakası dahilinde verdikleri muharebat neticesinde mütaaddit Yunan fırkalarını defetmiştir.
Vaziyet-i hususiyemize gelince: Daha Dersaadet’ten çıkmadan evvel vatan ve milletin çare-i tahlîsi hakkında birçok ricâl-i mes’ûle ve muktedire ile görülmüştü. Pâyitahttaki münevverânın ve din ü devlete hizmetleri mesbûk zevât-ı âliyenin mesâi-i masrûfeleri kıymettar olmakla beraber tesir ve murakabe altında mahsur bir muhît; kendilerini daima tehdit ve akametle müteessir etmektedir. Her halde mukadderâta hâkim bir idâre-i milliyenin müdahaleden masûn bir surette zuhûru ancak Anadolu’dan muntazardır. Buna istinâdendir ki, bir şûrâ-yı millînin vücudunu ve ancak kuvvetini irâde-i milliyeden alacak mes’ûl bir hükümetin mevcudiyetini talep etmek bilhassa son zamanlarda pâyitahtın hemen tekmil tabakat-ı mütefekkirîni için bir fikr-i sâbit halini almıştır.
Şurada acıklı bir hakikat olmak üzere arz edeyim ki, memleketimizde külliyetli ecnebi parası ve birçok propagandalar cereyân ediyor. Bundaki gaye pek âşikârdır ki, hareket-i milliyeyi akîm bırakmak, âmâl-i milliyeyi felce uğratmak, Yunan, Ermeni âmâlini ve bazı aksâm-ı mühimme-i vatanı işgal gayelerini teshîl etmektir. Bununla beraber her devirde, her memlekette ve her zaman zuhûr ettiği gibi bizde de kalb ve asabı zayıf, gayr-i müdrik insanlarla beraber vatansız ve aynı zamanda refah ve menfaat-i şahsiyesini vatan ve milletinin zararında arayan esâfil de vardır. Şark umûrunu tedvîrde ve zayıf noktaları arayıp bulmakta pek mâhir olan düşmanlarımız memleketimizde bunu adeta bir teşkilât haline getirmişlerdir. Fakat mukaddesâtının gaye-i necâtiyle çırpınan bütün millet işbu tarîk-i azim ve mücahedesinde her türlü mevânii, muhakkak ve mutlaka kırıp süpürecektir. Bütün bu gayeleri istihsal için vakf-ı âmâl eyleyen millet-i necîbemizin içinde bir ferd-i millî gibi çalışmaktan mütehassıl zevk ve mübahatı burada şükran ve mefharetle arz eylerim.
En son olarak niyazım şudur ki, Cenâb-ı Vâhibü’l-âmâl Hazretleri Habib-i Ekremi hürmetine bu mübarek vatanın sahip ve müdafii ve diyanet-i celîle-i Ahmediyenin ilâ yevmi’l-kıyâm hâris-i asdakı olan millet-i necîbemizi ve makam-ı saltanat ve hilâfet-i kübrâyı masûn ve mukaddesâtımızı düşünmekle mükellef olan heyetimizi muvaffak buyursun!
Amin.
Vesika 39
24 Temmuz 35
Zât-ı Şâhaneye, Sadrazam’a, Belediye Rüesâsına, Cemiyetlere, Rüesâ-yı Memûrîn-i Mülkiyeye, Büyük Kumandanlara
Dün intişar eden 23 Temmuz 35 tarihli ajansta zât-ı sadâretpen âhîlerinin/sadaretpenâhînin Anadolu’da iğtişâş zuhûr ettiğine ve Kanun-ı Esasî’ye muhâlif olarak Meclis-i Meb’ûsân namı altında ictimâât vuku bulduğuna ve hukuk-ı şehriyarî ve menâfi-i âliye-i vataniyeye muhâlif olan bu hareketin memûrîn-i mülkiye ve askeriye tarafından men’i icap edeceğine dair vilâyât ve elviye-i müstakilleye tebliğ kılınan beyânâtını, hal-i in’ikadda bulunan Kongremiz huzurunda kemâl-i hayret ve telehhüfle mevzu-i bahis eyledik. Cenâb-ı Hakk’ın bir lutf-ı mahsusu olarak millet-i necîbelerinin avâkıb-ı umûru derk ve teyakkun eylemesi cihetiyle en sakin zamanlarda bile emsaline tesâdüf edilemeyecek derecede sükûn ve asayişe mazhar olan vatanımızın hükümet-i seniyemizle Düvel-i İtilâfiye arasında akdedilen mütarekenamenin yirmi dördüncü maddesi ahkâmına ithal edilmesini adeta temîn ve teshîl edecek mahiyette bulunan beyânât-ı vâkıânın devlet ve memleketin mes’ûliyet-i mutlakasını deruhde buyuran zât-ı sâmîleri/zât-ı sâmî lisanından sudûru muvacehe-i millette gayr-i kabil-i af ve telâfi netâyic-i müellime tevlîd edebileceğine kanaat ederek hakikate bi’l-külliye mugayereti ecnebilerin de taht-ı tasdikinde bulunan işbu meselenin lisan-ı kat’î-i devletle tekzîbini istirham eyleriz. Makam-ı uzmâ-yı hilâfet ve Saltanata/Saltanatlarına ilelebed mutî ve münkat olacağını her suretle teyid ve tecdit eyleyen ve akıbetin havf u dehşeti önünde millî hissiyât ve efkârını irâe eylemek üzere ictimâ eden ve mümessili bulundukları vilâyât-ı şâhâne/şâhâneleri efkârını bi-hakkın temsil eyleyen Kongre’yi Meclis-i Meb’ûsân mahiyetinde göstererek esasen bir seneye karîb müddetten beri her defa Kanun-ı Esasî’nin madde-i müteallikasına muhâlif hareket eden hükümetin millete bigayri hakkın atf-ı cürüm eylemesi hakikatin ne derecelerde tahrif edildiğine bâriz bir numunedir.
Memûrîn-i mülkiye ve askeriyenin menâfi-i âliye-i vataniyeyi muhafazaya hâdim heyetlerden ibaret olması itibarıyla da aynı gayeyi temîne matûf olan makasid-i milliye için ellerinden gelen sühûleti ve muâveneti ibrâz eylemeleri icap ederken men’ ü zecr ile ihtar buyurulmaları ezhân-ı beşerin hüsn-i tevile kudretyâb olamayacağı mesâildendir.
Millet, ezher-cihet muhill-i hukuk ve muhâlif-i siyaset ve ihtiyat olan beyânât-ı vâkıânın tashîh ve tekzîb ve keyfiyetten, Bâbıâli cânibinden Kongremize itminân-bahş olacak vechile, ma’lumât ita buyurulmasını ve müdafaa-i hukuk-ı milliyede iltizâm-ı basiret ve teenni olunmasını ve efkâr-ı umumiyeyi tatmîn etmek üzere Meclis-i Meb’ûsan’ın bilâ-ifâte-i zaman ictimâa davet edilmesini derkâr olan hakk-ı tabiisine istinâden istirham eylemekte yek-zebândır. Sevgili pâdişâhımız.
Umumî Kongre
Vesika 40
7.8.335
Kongre Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri tarafından Kongre’nin hitamında îrâd edilen nutuktur.
Muhterem Efendiler,
Milletimizin ümid-i necât ile çırpındığı en heyecanlı bir zamanda fedakâr heyet-i muhteremeniz her türlü mezâlime katlanarak burada, Erzurum’da toplandı. Hassas ve necîb bir ruh ve pek salâbetli bir iman ile vatan ve milletimizin halâsına ait esaslı mukarrerât ittihâz etti. Bilhassa bütün cihana karşı milletimizin mevcudiyetini ve birliğini gösterdi.
Tarih bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir. Heyet-i muhteremenizin, rüfeka-yı kirâmımın hakkımda gösterdiği samimî muhabbet ve itimat âsârına buradan alenen teşekkür etmeyi bir vecibe addederim. Bu felâhpîrâ ictimâımız, hitam-pezîr olurken Cenâb-ı Vâhibü’l-âmâl Hazretlerinden avn ü hidayet ve Peygamber-i zî-şânımızın ruh-ı pür-fütûhundan feyz ü şefaat niyazıyla vatan ve milletimize ve devlet-i ebed-müddetimize mes’ûd akıbetler temenni ederim.
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle